İngilizce Kürk Mantolu Madonna hazır

İngiliz okurların İngilizce Kürk Mantolu Madonna ile buluşmasına az kaldı. Klasik Türk romanları arasında önemli bir yeri olan Sabahattin Ali’nin Kürt Mantolu Madonna adlı eseri İngilizcesi yayına hazırlandı. Daha önce İngilizce’ye çevrileceği duyurulan kitabın kapağı,  baskısı tamamlandı, yayınevi siparişler almaya başladı.

İngiltere’nin prestijli yayın evlerinden Penguin tarafından basılan kitap 6 Mayıs 2016 tarihinde okurlarla buluşmayı bekliyor. Yayınevi Kürk Mantolu Madonna’yı “Madonna in A Fur Coat” adıyla bastı.

İngilizce Kürk Mantolu Madonna kitap kapağında “Türk klasiği”  “unutulmaz bir aşk hikayesi” “bestseller” ifadeleri yer alıyor.  Kapak siyah zemin üzerine fuşya , pembe ağırlıklı renklerle işlenen desenlerle süslenmiş. 

Çeviriyi iki editör yaptı

Penguin, kitaba Modern Klasikler dizisinde yer verdi.  İngilizce Kürk Mantolu Madonna için iki editör çeviri yaptı: Mauren Freely ve Alexander Dawe.

Aynı yayınevinin oluşturduğu dizi kapsamında 2014 yılında Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ de yayımlanmıştı. 

‘Kürk Mantolu Madonna’nın ONK Ajans aracılığıyla bugüne dek Almanca (Dörlemann), Fransızca (Le Serpent a Plumes), Rusça (Ad Marginem Press), Hırvatça (Hena Com), Arapça (Sphinx) ve Arnavutça (Shkupi) yayımlandı.

İspanyolca (Salamandra), İtalyanca (Scritturapura), Hollandaca (Verlag Van Gennep) ve Gürcüce (Ustari) baskıları da yayına hazırlanıyor.

1983’ten bu yana Yapı Kredi Yayınları’nın (YKY) bastığı ‘Kürk Mantolu Madonna’ yayınevine geçtiği günden beri yaklaşık 800 bin adetlik satışa ulaştı. Çok satanlar listesinde daima yer alan roman, en çok korsan baskısı yapılan kitaplar arasında da yer alıyor.  

Kürk Mantolu Madonna roman neyi anlatıyor?

Romanın baş karakterleri Maria Puder ve Raif Efendi’dir. Raif Efendi içine kapanık, melankolik ve dış dünyaya uyum sağlayamamış bir karakterdir. Hayatı boyunca birçok şeye boyun eğmiş, haksızlığa uğradığında bile buna karşı koyamamıştır.

Sevmediği bir kadınla evlenmiştir, bir ailesi vardır. Kendi hayatına kendi yön verememiş, başkalarının istediği bir insan olarak hayatını sürdürmüştür. Hayatında gerçekten yaşadığını hissettiği sadece bir anısı olmuştur ve bunu günlüğüne aktarmıştır.

20’li yaşlarında babasının isteği üzerine gittiği Berlin’de, sanata olan ilgisi sayesinde bir sanat galerisine gider. Galerideki tablolar arasında bir sanatçının otoportresini görür ve tablodaki kadını hiç tanımamasına rağmen platonik olarak aşık olur.

Bu tablo onda daha önce hiç hissetmediği duygular uyandırır. Raif Efendi tablodaki portrenin, Andrea Del Sarto tarafından yapılmış Madonna delle Arpie” isimli tablodaki Madonna’nın portresine benzediğini düşünür. Tabloya o kadar hayran olur ki fırsat buldukça tabloyu görmeye gider, fakat başka gözlerin onu takip ettiğini farketmez.

Maria Puder ve Raif Efendi

Artık ritüel halini alan bu tabloyu seyretme seansınlarından birinde bir kadın onun yanına gelir. Bu kadın, tablonun sahibi olan sanatçı Maria Puder’dir. Maria, Raif’in tabloya olan hayranlığının farkındadır. Raif ise başta onun kendisiyle alay eden biri olduğunu düşünür. Tablonun sahibi ile konuştuğunu öğrenince ise dünyası bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde değişir.

Maria’nın karakteri Raif’e göre daha dominanttır. Kendisinin bir erkek gibi özgür yetiştiğini, canı ne isterse onu yaptığını Raif’e anlatır. Hatta Raif’i de çok naif bulduğunu dile getirir. İkisi bu özellikleri sayesinde birbirlerini tamamlarlar ve uzun süren bir arkadaşlık başlar. Raif Maria’yı çok sevmektedir fakat Maria’nın kendisine olan hislerinden emin olamaz.

Yine de onun her istediğini yapmaya çalışır. İkisi beraber rüya gibi günler geçirirler fakat her zaman olduğu gibi bu romanda da hikayenin sonu kötü biter. Bir gün Raif, babasının öldüğünü öğrenir. Havran’a dönme kararı alır.

Maria ile burada mektuplaşmaya devam edecektir. Birkaç mektuptan sonra, Maria’nın mektupları kesilir. Raif bunu hayra yormaz ve Maria’nın kendisinden sıkıldığını, vazgeçtiğini düşünür.

Raif’in asla bitmeyecek olan kasvetli günleri burada başlar. Sevmediği bir kadınla evlenir. Ancak mektupların kesilmesinden tam on yıl sonra Raif, Maria’nın akrabasını Ankara’da görür. Ondan da Maria’nın öldüğünün haberini alır. Üstelik Maria’nın mektuplarında sadece “iyi haber” olarak nitelendirdiği gerçeği de o anda öğrenir. On yıl önce Maria, Raif ile kız çocuklarını dünyaya getirdikten birkaç ay sonra ölmüştür.

Ölümünün yaklaştığını anladığında, bu güzel günleri kaydettiği defterinin yakılmasını genç iş arkadaşından rica eder. Genç iş arkadaşı da Raif Efendi ile ilgili bu gizemi çözmek ve onu daha yakından tanıyabilmek için defteri okur.

Sabahattin Ali romanın ana fikri için ne demişti?

Sabahattin Ali eserin ana fikri için şöyle demişti: ”Dünya’nın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!… Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?” 

 

Yavuz Rençberler
Yavuz Rençberler
724kultursanat.com ‘un kurucusu. Gazeteci, televizyon programcısı, iletişim danışmanı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV mezunu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ödülü sahibi. Mesleğinin verdiği refleks ve pratiklikle kültür sanat alanında olanları değerlendirmeye paylaşmaya çalışıyor. İçinde insan olmayan kitaba, içinde kitap olmayan insana inanmıyor. İnsanın yazılmamış sayfalarının yazılanlardan daha çok olduğuna inanıyor. İletişim: yavuz@724kultursanat.com
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 1 YORUM