Süleyman Saim Tekcan Atnağme sergisi

Yavuz Rençberler
724kultursanat.com ‘un kurucusu. Gazeteci, televizyon programcısı, iletişim danışmanı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV mezunu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ödülü sahibi. Mesleğinin verdiği refleks ve pratiklikle kültür sanat alanında olanları değerlendirmeye paylaşmaya çalışıyor. İçinde insan olmayan kitaba, içinde kitap olmayan insana inanmıyor. İnsanın yazılmamış sayfalarının yazılanlardan daha çok olduğuna inanıyor. İletişim: yavuz@724kultursanat.com

Süleyman Saim Tekcan Atnağme sergisi ile sanat severlerle buluştu. Resim, gravür, heykel sanatçısı Süleyman Saim Tekcan, eserlerinde daima ‘at’ı kullanıyor. Ünlü ressam, Teşvikiye’de bulunan Işık Sanat Galerisi’nde Atnağme -II adlı sergisini açtı.

Sergi açılışında sohbet ettik. Kadıköy’ün çarşısındaki İnegöl Ekpres Köftecisi’ndeki tablolarıyla ilgili birkaç şeyi merak ediyordum. Benim tesadüfen, köfte yerken gördüğüm tablolar için Süleyman Saim Tekcan’ın ne diyecekti?

Süleyman Saim Tekcan’ın sanatında at tutkusu Türkiye sınırlarını aşmış durumda. Onun tablolarında, gravürlerinde, heykellerinde hep at var. Ressam, çocukluğundan beri atları tutkuyla, heyecanla gözlemlediğini söylüyor. Ancak atları resmetmeye başlaması 1980’li yılların sonlarına rastlıyor.

İnsanın eskiye dayanan dostluğu olan atlar, Süleyman Saim’in eserlerinde hep yalnızdır. Daha doğrusu ‘insansızdır’… Onun atları hep uçar gibidir. Osmanlı sanatının göz bebeği minyatürlerdeki tek boyutluluktaki derin ifadelerin, anlatımların ironik yansımalarını görürüz onun eserlerinde. Zemini olmayan bir boyutta yer verir atlara Tekcan.suleyman_saim_tekcan

Çocukluk dünyasından hala taşıdığı o izdüşümler, masallara karışık hayaller sanatında olgunluk dönemine çoktan ulaşmış Süleyman Saim’in eserlerinde karşımıza çıkıyor. Onun çizdiği, ortaya çıkardığı atlar hep masalımsı. Bir masal kahramanı gibi görünüyor o atlar. Her bir atın ifadesi farklı. Her biri sanki bir masalın başkahramanı gibi duruyor.

Atları sadece bir hayvan olarak görmüyor

Canlı renklerle resmettiği atları dış hacimleriyle değil, belirgin bir iç dünyayı yansıtma isteğiyle ‘iskeletlerinin bir bölümünü’ çizerek de yansıtmaya çalışıyor ressam. Atları sadece bir hayvan olarak görmediği ortada. Hayatın paylaşımında ortada bir yerde tutuyor. Evet, onun atlarında insan yok. Ancak yaşamın bütün hareketlerini eserlerindeki farklı atlardan görüyoruz. Sevinçli, üzüntülü, şiddetli, kızgın, mülayim, serseri, sükunetli atlar… ama hepsi de güzel ve ‘ben burdayım’ diyen atlar.

Sanatçı, sergi açılışında siyah bir gömlek ve pantolonla karşımızdaydı. Boynunda ise kendi yaptığı ‘at figürlü’ kolye. Sakin ve asil duruşuyla sergide Süleyman Saim Tekcan’ı tuvallerindeki asil duruşlu atlarıyla ironik bir bağ kurarak benzettim. Sanatçının eserinde kendisi yok mudur? Elbette vardır. Ya eserinden kendisine geçenler yok mudur? Elbette vardır. O akşam sergiyi gezerken bu iki birleşik çıkarımla baktım eserlere ve ressamına.suleyman_saim_tekcan_atmağme-2

Sonra sordum “Hocam” dedim, “Kadıköy’deki çarşıda köftecideki resimlerinizden haberiniz var mı?”.  Elbette haberi varmış. Ne düşündüğünü sorduğumda bana şunları anlattı: “Gidip görmedim ama benim hakikatten iyi eserlerimi duvarlarına asmış. Doğrusu atların bir köfteci dükkanında asılması, bence güzel. En güzel de oraya yakışmıştır (gülüyor).”

Köftecinin sahibinin de kendisi ile aynı fakülteden mezun olan bir arkadaşı olduğunu hatırlattığımda ise “Bana da öyle dediler ama aradan çok uzun zaman geçti tabii. Hatırlamak da güç. Ancak benim eserlerimi seviyor olması, halkın yoğun olarak bulunduğu ortamda sergiliyor olması tabii güzel…” dedi. Bu arada, resimlerin köfteci dükkanında asılı olmasından bir rahatsızlık duyduğunu da ifadelerinden algılamadığımı belirteyim.suleyman_saim_tekvan_atnağme-1

Süleyman Saim Tekcan kimdir?

50 yıllık bir sanat geçmişini geride bırakan Süleyman Saim Tekcan, daha çok özgün baskı çalışmalarıyla tanınıyor olsa da desen, yağlı boya, suluboya ve bronz heykel çalışmaları da yapmaktadır. Sanatçının birçok eseri dünyaca ünlü koleksiyonlarda yer alır.

Uzun yıllar Mimar Sinan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanlığını yaptı. Işık Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi kuruluşunda görev aldı. 2004 yılında Türkiye’nin ilk ve tek grafik sanatlar müzesi olan İMOGA’yı kurarak Türk Resim Sanatına önemli bir katkı sağladı. Türkiye’den ve dünyadan birçok sanatçı Süleyman Saim Tekcan’ın atölye olarak da kullandığı İMOGA’da sanat eserleri üretmeye ve müzeye eser kazandırmaya devam etmektedir. Sanatçı, 1970’lerin sonunda, “Uygarlık Serisi” isimli çalışmalarında Anadolu uygarlıklarından esinlenerek figüratif ve folklorik çalışmalar ortaya çıkardı. 80’lerde Rembrandt’tan yola çıkarak sepya renkli baskılar üretti. 2000’lere yaklaşırken anıtsal ögelerle resimler yapmaya başladı ve 1990’lardan sonra Atlar ve Hatlar konulu çalışmalarına hız vererek özellikle at temasına tüm çalışmalarında yer verdi ve kaligrafik öğelerle çalışmalarına zenginlik kazandırdı.

 

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.