Turkish’i Dondurma iki çılgın Türk’ün hikayesi

23.09.2018
A+
A-

Komedi ve dram özelliklerini birlikte barındıran Turkish’i Dondurma filminin çekimleri devam ediyor. Filmin yapımcısı, yönetmeni ve oyuncuları ile birlikte basın toplantısı düzenlendi.

Turkish’i Dondurma iki çılgın Türk’ün hikayesi. Turkish’i Dondurma film çekimleri sürüyor. Filmin çekimleri Kemerburgaz’da 7 dönüm arazi üzerine kurulan platoda yapılıyor. Filmin adı da içeriğini bir anlamda yansıtıyor. Türkişi Dondurma olarak okunan filmin adıyla örtüşen oyuncu kadrosu bulunuyor. 

Filmin yapımcısı Dijital Sanatlar Yapımevi. Yönetmenliğini Can Ulkay’ın üstlendiği filmin başrollerinde Erkan Kolçak Köstendil, Ali Atay, Şebnem Bozoklu ve Will Thorp bulunuyor. Filmin oyuncu kadrosunda Caner Kurtaran, Marleen Mathews, Tristan Alexander, James Farley, Alma Terziç, Carl Warthon da yer alıyor. 

Komedi ve dram bir arada 

Komedi hem dram unsurlarını taşıyan filmin senaryosunu Gürkan Tanyaş yazdı. Turkish Dondurma, 1. Dünya Savaşı sırasında Avustralya’da yaşayan iki Türk’ün hayatını anlatıyor. Avustralya’da yaşayan biri dondurmacı (Ali Atay),  diğeri deveci (Erkan Kolçak Köstendil) iki arkadaşın yaşam mücadelesini sinemaya aktarabilmek için Kemerburgaz’daki platoda Avustralya kasabası kuruldu.

1900’li yıllara ait bir film 

1900’lü yılları yansıtan kasaba birebir inşa edildi, döneme uygun kostümler hazırlandı. Postaneden otele, tren garından boks salonuna, kasaptan restorana, kiliseye, berbere kadar aslına uygun olarak yapılan sete basın mensupları davet edildi, tüm oyuncuların katılımıyla basın toplantısı düzenlendi.

Mart 2019’da vizyonda

Turkish’i Dondurma filminin 2019 Mart ayında vizyona girmesi planlanıyor. Filmin yapımcısı Mustafa Uslu iki haftalık çekim süreci kaldığını belirterek, bilinen bir hikayenin sinemaya aktarıldığını söyledi. Mustafa Uslu “Bu hikayenin bugüne kadar film olmaması enteresan. Yurtdışında olsaydı 150 tane film yapılmıştı” dedi. Mustafa Uslu “Turkish’i Dondurma’da, savaşın bir kazanım olmadığını, insanlar dost ve arkadaşken, binlerce kilometre uzaklıktaki iki millet birbirini tanımazken, paylaşacak hiçbir şeyleri yokken neden savaştıklarını, bunun ne kadar anlamsız olduğunu anlatmaya çalışıyoruz” dedi.

Mustafa Uslu filmle ilgili bilgi aktarırken şöyle devam etti: “Filmde göreceksiniz ki Avustralya’da yaşayan Türkler orada evlenmişler, aile kurmuşlar. Kahramanlarımızın mutlu bir hayatları var ama bu huzurlu ortam savaşla bozuluyor. Buna ne gerek var? Dünya bugün de savaşlarla yönetiliyor. Savaşın ne kadar kötü bir şey olduğunu anlatmaya çalışıyoruz” 

İki çılgın Türk’ün hikayesi

Mustafa Uslu filmde iki çılgın Türk’ün hikayesinin anlatıldığını belirtiyor: “Çok güzel bir hikaye. Biz gerçek hikayeleri sinemaya uyarlarken çok iyi araştırıyoruz, arkadaşlarımızı o ülkeye yolluyoruz, kimseye haksızlık yapmak, yanlış bir algı da yaratmak istemiyoruz. Bana göre muhteşem bir hikaye. İki çılgın Türk’ün yapmış olduğu muhteşem bir öykü. Bir kahramanlık öyküsü anlatmak üzere yola çıkmadık” diyen Uslu; “Buraya savaşmaya gelen Anzak askerleri de birilerinin çocuklarıydı, onlar da anne kuzularıydı. Onlar da çok gençti. Ve biz bu filmle kamerayı sadece bizim tarafımıza değil onların tarafına da koyduk” 

FİLMİN KAMERA ARKASI GÖRÜNTÜLERİ İÇİN TIKLAYIN

Kalıcı plato 

Tamamı Avustralya’da geçen film için kurulan seti kalıcı malzemelerden yapıldı. Yani daha sonra da film çekimlerinde kullanılabilecek. Yapımcı Mustafa Uslu film sonrasında platonun ziyarete açılacağını da söyledi: “İstanbul’un böyle bir platoya ihtiyacı var. Her kim film yapmak için gelirse mutlaka bir şey yapıp, bırakıp gider. Günün sonunda baktığınızda Universal Stüdyoları da benzer şekilde kuruldu. Bugün burası Kemerburgaz tepelerinin arasında, kimsenin bilmediği ücra bir köşe ama film mart ayında vizyona girdikten sonra herkes burayı merak edecek. İnsanlar Turkish’i Dondurma’nın çekildiği yerleri gezmeye gelecek” 

Savaş karşıtı bir film 

Yönetmen Can Ulkay filmin içeriğini şu sözlerle anlattı: “Film iki Türk’ün hikayesi ama seyredince anlayacaksınız en büyük mesaj ‘savaşın ne kadar kötü bir şey’ olduğu. Filmin içinde çok özel sloganlar var. ‘Biz dosttuk, ne ara düşman olduk’ Evet beraber yaşıyorlarmış, dünyanın pek çok ülkesinde böyle hikayeler var. Biliyorsunuz çok genç insanlar Anzaklar, Çanakkale’ye çarpışmaya gelmişler. Her iki taraftan da pek çok anne üzüldü, birçok çocuk şehit oldu, öldü. Bizim anlatmak istediğimiz insanlar dostça yaşarken bunun bozulup düşman oldukları, savaşın her şeyi mahvettiği üzerine…. Gerçek hikayeden yola çıktık, esinlendik. Sinemaya göre uyarlayıp senaryosunu yazdık”

Bu hikayeyi bilmiyordum 

Filmin başrolündeki oyunculardan oan Erkan Kolçak Köstendil “Bu hikayeyi bilmiyordum, proje  geldiğinde nasıl haberimin olmadığına çok şaşırdım. Senaryoyu okuduğum zaman da çok etkilendim” dedi.

Köstendil şöyle devam etti: “Çanakkale Savaşı var ama Avustralya’da geçiyor. Savaş zamanı ama bir barış filmi… Bütün bunları okuduğumda şunu diyebilirim ki bu proje sadece bizi değil filmde rol alan yabancı arkadaşlarımı da etkisi altına aldı. Onları da etkilediğinde evrensel bir şey yapabilme ihtimali çıkıyor ortaya. Bu gerçekten çok heyecan verici. Çünkü,  yaklaşık 3 aydır sette hep beraberiz ve çok güzel anlaşıyoruz.  Filmin gerçeği tam da bu. Birileri bize müdahale etmese huzuru bozmasa keyfimiz çok yerinde. Savaşlar da bu yüzden çıkmıyor mu zaten? Film çok güzel, kadro çok güzel, öyle olunca bizim yaz tatili de gitti(!)”

Ali Atay: “İçinde olmak için can attığım bir hikayeydi”

TRT’nin unutulmaz dizisi Leyla Mecnun ile izleyicilerin gönlünde taht kuran Ali Atay da Turkish’i Dondurma filminin kare asında rol alıyor. Ali Atay filmde oynamaya karar verme aşamasını şöyle anlatıyor: “Mustafa Uslu aradı, filmin öyküsünü anlatmaya başladı. Avustralya’da yaşayan iki Türk var, 1. Dünya Savaşı sırasında Avustralya da savaşa girmeye karar verince vatanlarına dönmelerine izin verilmeyince orada savaş ilan etmişler, askerlerin buraya gelmesine engel olup onları 56 saat boyunca oyalamışlar dedi. Bu beni çok etkiledi. Senaryoyu bekledim, eğer çok milliyetçi, hamasi bir senaryo gelseydi bunu inandıramayız seyirciye diyecektim ama karakterler o kadar naif ve duygusal bir şekilde işlenmiş ki senaryoda.”

Delinin hikayesi 

Ali Atay, senaryonun kendisini etkilediğinin altını çizerek şöyle devam etti:  “Erkan ve Şebnem’le de provalarda çok konuştuk, biz bu karakterlerin her hallerine inanmalıyız. Yani; dünyanın bir ucuna yerleşmişler, ufacık hayatları var, mutlular… Ama o hayatlarının içine ediliyor, oradan buradaki savaşa karışmaya çalışıyorlar çünkü ait oldukları topraklar burası. Ait oldukları yere savaş vermeye gelecekler. İşte bu film o iki; pozitif anlamda; delinin hikayesini anlatıyor. Öyle baktığınız zaman hikayeye, özellikle sonu beni inanılmayacak kadar etkiliyor. İçinde olmak için senaryoyu aldığım andan itibaren can attığım bir hikayeye dönüştü. Ben hep şunu söylüyorum; ben Mehmetçik’ten çok Mehmet’in hikayesiyle ilgileniyorum. Mehmetçik hepimizi ilgilendiriyor ama şahsi olarak beni, o tek tek Mehmetlerin, küçük insanların hikayeleri daha çok ilgilendiriyor. Bu filmde iki tane adam var, dondurmacı ve deveci… Bence şu sıralarda o iki adamın hikayesine dahil olmaktan daha iyi yapabileceğim bir şey yoktu.

Şebnem Bozoklu: “Bu filmde oynamamı babam istedi”

“Rol aldığım bütün sinema filmlerinde her zaman senaryo benim için önceliklidir ve hikayeyi seversem oynarım, bunu herkes bilir” diyen Şebnem Bozoklu “Ama Turkish’i Dondurma’da rol almamın çok daha kişisel bir sebebi var. Kısa bir süre önce babamı kaybettim. Bir anda hastalandı. Son gecemizde babama bu filmin hikayesini anlattım. Senaryosu üzerinde uzun uzun konuştuk. Babam; “Şebnem, biliyorsun işlerine hiç karışmam, hep senin kararındır ama ilk defa sana şunu söyleyeceğim bu filmde oynamanı çok istiyorum evladım. Lütfen benim için oyna” dedi. 20 gün sonra da babamı kaybettik. O yüzden bu filmde oynamamın duygusal da bir sebebi var. İyi ki babamı dinlemişim, iyi ki böyle değerli bir ekibin içinde, oyuncu arkadaşlarımla birlikte yer almışım” dedi.

Editör: Kenan Kaldan

Yavuz Rençberler
Yavuz Rençberler
724kultursanat.com ‘un kurucusu. Gazeteci, televizyon programcısı, iletişim danışmanı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV mezunu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ödülü sahibi. Mesleğinin verdiği refleks ve pratiklikle kültür sanat alanında olanları değerlendirmeye paylaşmaya çalışıyor. İçinde insan olmayan kitaba, içinde kitap olmayan insana inanmıyor. İnsanın yazılmamış sayfalarının yazılanlardan daha çok olduğuna inanıyor. İletişim: yavuz@724kultursanat.com
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 1 YORUM