Yazar Cem Mumcu resimleriyle karşımızda

Yazar Cem Mumcu resimleriyle karşımızda. Yıllardır yazar kimliği ile bildiğimiz Cem Mumcu şimdi ressam olarak sanat severlerle buluşacak. Cem Mumcu’nun ilk kişisel resim sergisi 7 Aralık 2016’da açılacak. 8 Ocak 2017’ye kadar açık kalacak olan sergi, Teşvikiye 44A Sanat Galerisi’nde izleyicisiyle buluşacak.

Cem Mumcu, ilk sergisinde 15 yıllık resim serüveninin üretimlerini bir araya getirecek. Serginin adı da ilgi çekici: Sandığınız Değilim, Sandığınız Şeylerden Hiçbiri Değilim, Sandık da değilim”  

Sergide Mumcu’nun 100’ü aşkın yapıtı ve enstalasyonları yer alacak. Serginin küratörlüğünü Özlem Ünsal yapıyor. Cem Mumcu’nun son 15 yıldır yaptığı işlerinden meydana gelen sergi, farklı tekniklere ve tavırlara sahip olmalarının yanı sıra ortak bir dil taşıyor.

Yazar kimliğiyle tanıdığımız Cem Mumcu, anlatım biçimlerine yeni bir dil daha ekliyor. Cem Mumcu ‘İsimsiz’ adlı romanında da tanımladığı gibi, bireyin sıfatlarına ve sıfatlandırılmasına odaklanıyor. Herkesin kendi penceresinden başkasına bakmasını, kendi çerçevesiyle bireyleri sınıflandırmasını, kendi sandığına hapsetmesini inceliyor… Tüm bu yaklaşımların aksine Mumcu, yapıtlarında bilinenin ve görünenin aksini, hatta derinde var olanı resmediyor.

cem_mumcu_resim_02

Sergideki yapıtların isimleri de yapıtlar kadar dikkat çekecek. Her biri hikayesini yanında getiriyor. Bu bağlamda Mumcu’nun yazar kimliği devreye girse de aslında onun tamamen plastik estetiğini göreceğimiz sergide, sanatçı, izleyicinin kendine dair alanlarla karşılaşacağı yapıtlarında kimi zaman soyut, kimi zamanda figüratif bir yaklaşım güdüyor.

Mumcu, kendi gözünden insan manzaraları resmederken, bireyi soyutlaştırıyor ve her bir deseni ‘biz’leştiriyor. Bu noktada, sergi izleyicisi açısından da farklı bir serüvene sebep oluyor. Bu serüven kimi zaman soyut bir leke gibi algılanan işe Mumcu’nun verdiği isimle başlıyor, kimi zamansa dışavurumcu portredeki adama kendinizi benzetmenizle devam ediyor. Böylelikle sanatçı, kişinin aslında kendini de ‘sandığı’ kavramlarla tekrar yüzleşmesini, bu kavramları sorgulamasını sağlıyor.

O ‘An’ ve Malzeme

Yapıtlarında, alışılmışın dışına çıkarak mürekkep, espresso, çay, şarap ve su gibi doğal malzemeler kullanan Mumcu, yarattığı lekelerle adeta ruh tasviri yapıyor. Malzeme seçiminin, işin yapıldığı anla olan ilişkisi yapıtın ruhunu oluşturuyor. O anda yanında ne varsa onunla çalışan sanatçı, dışavurumcu bir yaklaşım güdüyor. Bu dışavurumcu tavır, zaman zaman soyut bir leke, zaman zamansa daha karakteristik bir figür halini alıyor. Bu doğal malzemelerin yanı sıra bazı işlerinde sanatçının kolaj tekniğine de başvurduğunu görüyoruz. Kolaj, bazen buluntu bir imaj olarak devreye girerken, bazen de kendi yaptığı desenlerin bir araya gelmesinden oluşuyor. Öte yandan sanatçının seçtiği kağıtlar da, o ‘an’ın birer temsilcisi olarak karşımıza çıkıyor. Farklı mekanlarda, farklı coğrafyalarda, farklı yıllarda yapılan resimlerin kağıtları, Mumcu’nun üretim yolculuğunun izini sürmemize sebep oluyor.

Küratöryel Seçki ve Mumcu’nun Otoportresi

15 yılı aşkın bir süredir farklı tekniklerle çalışmakta olan Mumcu’nun çok sayıda eseri arasından yapılan küratöryel seçkide zamansal katmanlılığın yanı sıra, içerikteki çeşitliliğin de gözetildiği görülüyor. Figüratif, soyut, monokrom, lekesel işlerle beraber renkli ve çok katmanlı eserler bir arada bulunuyor. Mumcu’nun bireyle kurduğu ilişkisinin beş duyunun ötesine geçtiği bölüm ‘Portre’ler olarak sergide karşımıza çıkıyor. Sergide diğer insnaların portrelerinin yanı sıra sanatçının ‘Günlük/Otoportre’ adını verdiği işleri de bulunuyor. O anı tanımlarken kendinden yola çıkan Mumcu, ‘portre’lerinde ise farklı ruhları ‘yüz’leştiriyor, karakterize ediyor ve izlenimci bir tavırla, kendi anlarını ve ruh hallerini resmediyor. Sergide portre çalışmalarının, figürlerinin yanın da az da olsa peysaj ve doğayı çağrıştıran imgeler, kent manzaraları ve hayvan imgeleri de karşımıza çıkıyor. Lekesel soyut imgeler, serginin bir başka bölümü olarak izleyici ile buluşurken, burda izleyicinin hayal gücü işlerin adlarıyla birlikte şekilleniyor.

cem_mumcu_resim

Anı Yansıtma ve Rastlantısallık

Sergideki eserler, genel olarak vücut bölümlerini tasvir ediyormuş gibi gözükse de -ki bu kimi zaman cinsel uzuv, kimi zaman beyin, kimi zaman da eller ve ayaklar olarak belirginleşir-sanatçının aslında resmettiği figürün hem karakterini, hem de içinde bulunduğu duygu durumunu ifade ettiği görülüyor.

Eserlerin üretim sürecindeki ‘an’ı yansıtma ve rastlantısallık birbirini takip ediyor ve resmin ilerleyişinde garip bir mücadeleye dönüşüyor. Malzeme ve yüzeyse bu mücadeleyi akışa dönüştürüyor.

Yavuz Rençberler
Yavuz Rençberler
724kultursanat.com ‘un kurucusu. Gazeteci, televizyon programcısı, iletişim danışmanı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV mezunu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ödülü sahibi. Mesleğinin verdiği refleks ve pratiklikle kültür sanat alanında olanları değerlendirmeye paylaşmaya çalışıyor. İçinde insan olmayan kitaba, içinde kitap olmayan insana inanmıyor. İnsanın yazılmamış sayfalarının yazılanlardan daha çok olduğuna inanıyor. İletişim: yavuz@724kultursanat.com
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.