Yonca Eldener’den Göbeklitepe film önerisi

Sayım Çınar
Kitap dünyasının nabzını tutuyor. Yazar ajanı. Edebiyatımıza yeni yazarlar kazandırıyor. Aynı zamanda tam bir gezgin. Dünyayı gezmeyi, yeni kültürler tanımayı seviyor. Sinema, film festivallerinin vazgeçilmez isimlerinden. İletişim: sayimcinar@gmail.com
05.03.2017
A+
A-

Günümüzden 12 bin yıl önce inşa edilen Göbeklitepe, Dünya tarihinde çok önemli yeniliklerin ortaya çıkmasını sağladı. Yazar Yonca Eldener, Göbeklitepe’yi merkeze alan bir roman yazdı. Roman Altın Kitaplar’dan çıktı. Gazeteci yazar Sayım Çınar, Yonca Eldener ile keyifli bir söyleşi yaptı.

Dünya arkeoloji tarihinin en önemli kazısı olarak gündemde baş köşede duran Göbeklitepe için yazar Yonca Eldener’den dikkat çeken bir öneri geldi. Göbeklitepe’yi merkeze alan bir roman yazan Yonca Eldener, film önerisini Sayım Çınar’la yaptığı söyleşide gündeme taşıdı. Yonca Eldener’in Göbeklitepe Muhafızı adlı romanı sürükleyici tarzıyla ve belgesel içeriğiyle dikkat çekti. İnsanlık tarihi adına şimdiye kadar bildiğimiz tüm bilgileri tekrar gözden geçirmemize sebep olan Dünya’nın ilk tapınağı Göbeklitepe ilk kez bir romana konu edildi. Günümüzden 12 bin yıl önce inşa edildiği ortaya çıkan Göbeklitepe’nin insanlık tarihi için önemi tartışılmaz. Yonca Eldener’le gazeteci yazar Sayım Çınar, keyifli bir söyleşi yaptı. 

Yonca Eldener ile Göbeklitepe’yi merkeze alan edebiyatını, gelecek günleri, büyülü Göbeklitepe’nin sırlarını konuştuk. 

Göbeklitepe’yi merkeze alan, macera dozu yüksek bir kitaba imza attınız. Göbeklitepe’yle ilgili bir sinema filmi olsa iyi olur değil mi?Göbeklitepe ile ilgili bir film olsa harika olur. Geniş kitlelere Göbeklitepe’yi tanıtmak ve sevdirmek için tartışmasız en etkili yol sinema. Zaten bu kadar ilham verici bir yeri konu alan bir film eninde sonunda çekilecektir. Washington Post’ta George Lucas’ın sergi küratörü Hiebert, Göbeklitepe’nin yeni Indiana Jones’un bir sonraki yeri olabileceğini söylemişti.

Kitabın devamı gelecek mi? Sonuçta bir seri olmaya çok müsait kitap da konu da… 

Taş Çağı, üretimin başladığı, bunun sonucu olarak insanın zihniyetinde ve yaşamında çok büyük dönüşümlerin gerçekleştiği bir dönem. Roman Göbeklitepe’yi bu dönüşümün kilit taşı olarak konumluyor. Bu gün olumlu ve olumsuz taraflarıyla biyolojik evrimimizi çoktan aşan bir kültür yarattık. Kitabın değil bu fikrin devamı olacak bir roman yazıyorum. Yeni romanımda Göbeklitepe’nin sordurduğu ve hala güncel bir sorunun cevabının peşindeyim ama roman fiziksel olarak başka bir kadim coğrafyada geçecek.

Dünya tarihinde ilk tarımın yapıldığına inanılan yer, Göbeklitepe. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Urfa Karacadağ’da dünyanın ilk evcilleştirilmiş buğdayı bulundu ancak dünyada tarım birbirinden bağımsız olarak farklı coğrafyalarda yapıldı. Göbeklitepe tarım öncesi bir kült merkezi. Sapiens kitabında Hariri, “Göbeklitepe’de tapınakları inşa etmek için toplanan kalabalıkları beslemek için mi tarım icat edildi?” diye soruyor. Bölgenin önemi, kültür devriminin gerçekleştiği coğrafya olması. Avcı-toplayıcı şölenleri için bir araya gelinmesi, burada toplumsal ilişkilerin kurulması, medeniyetimizi inşa eden önemli bir faktör olarak görülmeye başlandı. Tabii bu kültürün kurulması daha önceki çağlarda oluşan bir arka planın varlığına bağlı; ölüleri gömme, mağara resimleri gibi.

Göbeklitepe’nin arkeoloji dünyasına kazandırdığı en önemli bulgu, Prof. Klaus Schmidt’in ifadesiyle: “önce tapınak geldi, şehir sonradan geldi”

Kült merkezinin yerleşik hayata ve üretime geçilmeden önce kurulduğu bulgusu ezber bozucu. Taş çağında yaşamış avcı-toplayıcı insan gruplarının sanıldığının ötesinde bir toplumsal organizasyon, soyutlama yeteneği, bilinç ve bilgi aktarımına sahip olduğu gerçeği ile karşılaştık.

Ülkemizde Dan Brown ilgi görüyor çünkü kitaplarının arkasında muazzam bir araştırma var. Sizin kitaplarınızda da çok ciddi bir araştırma var. Yazmadan önce nasıl bir süreç yaşıyorsunuz?

Yazacağım coğrafya ve dönemi seçerek başlıyorum. Bu coğrafyada hangi ana fikri işleyeceğime karar veriyorum ve yazma sürecinin sonuna kadar okuyor oluyorum. Araştırma başlıklarını farklı klasörler altında topluyorum. Örneğin Göbeklitepe Muhafızı için Urfa, Harran, Milas, Karya, Dil Bilimi, Bilgisayar Korsanlığı, Sabiler gibi bir çok klasör oluşturmuştum. Okuduğum kitapların altını çizdiğim yerlerini de bilgisayara geçiriyorum. Böylece tüm okuduğum kitapların notları dijital ortama aktarılmış oluyor. Yazacağım yerleri ziyaret edip fotoğraflarını çekmiş oluyorum. Bunları da klasörlerde tutuyorum. Tarih atlasları, göç haritaları, iklim, genetik gibi verileri gösterir görsel malzemeleri çok kullanıyorum. Otobiyografi kitaplarını mutlaka kullanıyorum ve uzmanlarla görüşüyorum. Göbekli Tepe Muhafızı için dinler tarihçisi, arkeolog, doktor, polis amiri, bilgisayar yazılımcısı, cumhuriyet savcısı ve avukat görüşü aldım. Makalesini okuduğum yabancı ve Türk yazarlarla yazıştım.

Dünyanın en eski tapınağı, uygarlığın başlangıcı olarak kabul edilen Göbeklitepe, yeterince tanıtılıyor mu?

Tanıtım yapılıyor ancak her zaman daha da iyisinin yapılabileceğini düşünüyorum. Göbeklitepe’ye dair bilinirliğin her geçen gün arttığını gözlemliyoruz. Romanımı ilk yazarken etrafımda Göbeklitepe’yi duyan neredeyse olmuyordu.

Göbeklitepe, yurtdışında çok fazla bilinmesine rağmen Türkiye’de yaşayanların çok fazla fikir sahibi olmadığı yerdir. Göbeklitepe’nin duyurulması için daha fazla neler yapılabilir?

Filmi yapılmalı. Geniş kitlelere Göbeklitepe’yi tanıtmak ve sevdirmek için tartışmasız en etkili yol filmden geçecektir. Ardından da turizm ve sanatın diğer dallarında faaliyetler artmalı. Ve yayınlanacak akademik çalışma sayısının artması da önemlidir.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 2 YORUM