9 Kere Leyla filmine ağır eleştiri
Başrollerinde Haluk Bilginer, Demet Akbağ ve Elçin Sangu’nun oynadığı Netflix ekranında seyirciyle buluşan 9 Kere Leyla filmi için Ahmet Hakan ağır bir yazıyı köşesinden okurlarıyla paylaştı.

9 Kere Leyla filmine ağır eleştiri. BKM yapımı olarak Netflix’te ekrana gelen 9 Kere Leyla filmi için Ahmet Hakan ağır eleştirilerde bulundu. Hürriyet’teki köşesine filmi taşıyan Ahmet Hakan “99 Kere olmamış bir film: 9 Kere Leyla” başlığıyla okurlarına filmle ilgili düşüncelerini anlattı…
Filmi yerden yere vuran Ahmet Hakan, izlemeye 45 dakika dayanabildiğini belirterek “Açtım bir James Bond” dedi… Ahmet Hakan’ın 9 Kere Leyla filmiyle ilgili yazdığı yazı şöyle:
99 kere olmamış bir film: 9 Kere Leyla
“9 Kere Leyla” filminin künyesine şöyle bir baktım:
İyi bir film için ne gerekiyorsa vardı.
Hem de fazlasıyla…
*
– Haluk Bilginer vardı ki… Uluslararası arenada rüştünü kanıtlamış devasa bir oyuncumuzdur.
*
– Demet Akbağ vardı ki… Yer aldığı her filme can ve kan kattığı test edilip onaylanmıştır.
*
– Ezel Akay yönetmişti ki… Namlı masal sevdalısıdır ve masal geleneğini sinemaya aktarma işinin büyük ustasıdır.
– Elçin Sangu vardı ki… Renk katmaması, tılsımlı bir dokunuşta bulunmaması neredeyse imkânsız.
*
– Millet iyi filmlere hasret kalmıştı ki… Herkes büyük bir şevkle ekran başındaydı.
*
– Zamanlaması öyle muhteşem ki… Hepimiz evdeydik, eve kapanmıştık ve yapacak bir işimiz yoktu.
*
– Teması öyle popülerdi ki… Baştan kazandıran bir temaydı ve bu temaya kayıtsız kalmak mümkün değildi.
*
Ve fakat.
Olmamıştı abi.
Resmen olmamıştı.
*
Filmi izlerken yaşadıklarımı aktarıyorum:
*
– Beşinci dakikada… Süper toleranslı bir iyimserlik içindeydim.
*
– Onuncu dakikada… “Bu ne abi? Bu ne saçmalık böyle” demeye başladım.
*
– On beşinci dakikada… “Ne yani? Komik mi bu?” diyerek “Ya sabır” çektim.
*
– Yirminci dakikada… Gülüyordum ama gülüşüm güldürme çabasınaydı.
*
– Yirmi beşinci dakikada… Ekrana yumurta / domates atma kıvamına geldim.
*
– Otuzuncu dakikada… Bir işkenceye maruz kalmanın tuhaf hazzını yaşıyordum.
*
– Otuz beşinci dakikada… “Haluk Bey! Demet Hanım! Ne işiniz var bu işte” dedim.
*
– Kırkıncı dakikada… İşkence dozu öyle artmıştı ki kurtuluş için örgüt arkadaşlarımı ele verebilirdim.
– Kırk beşinci dakikada… Küt diye kapattım filmi ve açtım bir James Bond…
*
Ama yine de bu filme imza atanları kutlamadan da edemiyorum.
*
Koşullar bu kadar uygunken…
Bu kadar kötüsünü yapmayı becermek, her babayiğidin başarabileceği bir şey değildir.