Cengiz Öndersever hikayeleri yeniden basıldı

Cengiz Öndersever hikayeleri yeniden basıldı. Yazarın “Kapalı Sevda” adlı kitabı 1986 yılında “Cuma’yı Gömme Töreni” 1991 yılında okurlarla buluşmuştu. Şimdi iki kitap bir araya getirilerek h2O kitap ‘tan İkisi Bi’ Arada başlığıyla çıktı. Kitap kapağında eğlenceli isim birleştirmesi yapılmış: cumakayıpagömlımesevtödareni  

2017 yılında farklı kapakla çıkan kitap, son baskısında yeni yüzüyle okurlara ulaşıyor. Kapalı Sevda & Cuma’yı Gömme Töreni kitapları h2O kitap ‘ın Edebiyat Belleğimiz serisinde yer alıyor. 

Cengiz Öndersever, paylaştığı bir tweet’te “Yıllar sonra yeniden edebiyata iltica… Bu kez, kaçmayı düşünemeyecek kadar yaşlandım sanırım. Sözcükler; nerede kalmıştık?” diyor. Yeni eserlerinin yolda olduğunun işaretini veriyor. Yazar belki de yenilenme sürecinde. Önceki kitaplarının yeniden basılması belki de bu yenilenme sürecinin başlangıcı. Cengiz Öndersever’den yakın tarihte yeni kitap haberi duymak olasılıklar arasında. 

Yıllar sonra yeniden edebiyata iltica… Bu kez, kaçmayı düşünemeyecek kadar yaşlandım sanırım. Sözcükler; nerede kalmıştık?

— cengiz öndersever (@cengizndersever) 17 Ağustos 2014

“Bu olaylar yalnızca tümceler, sözcükler ve harfler düzleminde geçiyor. Bunlarınsa gerçeklikleri yanılsamaya dayanır. Bir takım durumları, yazınsal zaman ve uzam içinde bazı insanlara uygulayarak bir öykü anlatmayı istedim. Bunu yaparken belirli bir amacım yoktu; bildiğim tek şey, bu iş için sözcüklerin gerekeceğiydi. Bunların yan yana gelişlerindeki uyumdan çıkan ses büyülüyordu beni çünkü bu uyumu yaratan bendim. İnsanın, yazarken eyleminin ötesine geçip kendisini de bulgulamaya başlaması korkunç bir zevktir. Ben büyük bir yalancıyım şu an, yalan söylemeyi hiç sevmediğim halde.”

Kapalı Sevda & Cuma’yı Gömme Töreni için hazırlanan tanıtım metninden şu cümleler okurlara ulaşıyor: 

Bu öykülerde şeyler bir araya getirilerek bir şeyler yazılmış değildir. Bu yüzden kimi zaman yazma tekniklerini deşifre ederek ironi dolu bir kurgu ve üslup kullanılmıştır.

Zihnin dehlizleri, düşüncenin uğrakları arasında gezinen öyküler var elimizde. Kurgulanan düşlerin anlatımından çok, bu düşlerin kurgulanışı öykülenmiş. Ama “içsel yolculuklar” değil bunlar, somut şeyler ve mekânlar var; bir masanın üzeri, bir oda, sokak ya da coğrafya üzerinde buluşuyoruz olan bitenle ancak olaylar da yönlendirmiyor öyküleri. Yazar bir düşün izleğini takibe koyuluyor, okur da satırlar boyunca bu zihin akışının içine çekiliyor.

Bu sayede mutlu mu mutsuz mu olduklarına karar verememiş bir çiftin birbirinden habersiz olarak atacağı adımları, birbirleriyle konuşmadıkları halde, bir diğerinden önce haber alabiliyoruz.
Bir keresinde de başlangıcı olamayan bir öykü yazmaya cüret ediliyor.

Bir metin yazarının, bir hastaya bakan işsizin, bir borçlunun, bir delikanlının, çocuklarının eline muhtaç bir ihtiyarın zihninin yarattığı maceraları takip ederken okur, bu maceraların veya sürüklenişlerin sahnelerine davet edilmektedir: Okurun bu yaratıcı okur davetine kayıtsız kalmayacağı…

Editör: Pelin Çite