Kumandanı Öldürmek romanından tadımlık sayfalar

Haruki Murakami’nin son romanı Kumandanı Öldürmek henüz raflara çıkalı birkaç gün oldu. Romanı heyecanla bekleyen Murakami meraklıları için bir kaç sayfayı tadımlık yayınlıyoruz.

Murakami’nin Kumandanı Öldürmek romanından tadımlık sayfaları sizlerle paylaşıyoruz. Haruki Murakami’nin son romanı Kumandanı Öldürmek (Kishidancho Goroshi) Türkiye’de de raflarda yerini aldı.

Sahilde Kafka, İmkansızın Şarkısını Dinle,  Zemberekkuşu’nun Güncesi, 1Q84, Koşmasaydım Yazamazdım, Sputnik Sevgilim adlı romanların yazarı Haruki Murakami, Kumandanı Öldürmek ile okurlarla bir kez daha buluşuyor.

Eserleri elliden fazla dile çevrilen Japon yazar, son romanında yine imgeler dünyasını okurlara büyük bir ustalıkla sunuyor. Post-modern, büyülü gerçeklik ve sürrealist kurgu yazarı olan Murakami, Kumandanı Öldürmek romanı ile okuru büyülü bir dünyaya yolculuğa çıkarıyor.

Kumandanı Öldürmek roman tanıtımı

Kumandanı Öldürmek roman tanıtımından okuyalım:

Hepimiz hiç kimseye açamayacağımız sırlarla yaşıyoruz…

Dünya edebiyatının tartışmasız en büyük yazarlarından olan Haruki Murakami’den gerçek bir şaheser… İlmek ilmek örülmüş bir gizem hikâyesi… Kumandanı Öldürmek yalnızlığı bir yük olarak görmeyen, yeri geldiğinde yalnızlığını bir madalya gibi göğsünde taşıyanlar için yazılmış bir roman. Tıpkı bir dağ başında yalnız bir hayat süren, bu yalnız varoluşuyla gizemli bir şeyleri hayatına davet eden roman kahramanı gibi.

Bu muhteşem romanı okurken yol arkadaşımız yine müzik olacak… Mozart’ın Don Giovanni’sini, Strauss’un Güllü Şövalye’sini başucu müziğimiz yapacağız.

Kumandanı Öldürmek’in gizemli labirentlerinde kaybolurken Fitzgerald’ın Muhteşem Gatsby’sine selam gönderecek, Orwell’ın 1984’ü yazarken inzivaya çekildiği o adayı merak edeceğiz… Ve hepsinden önemlisi “büyülü bir dünya”da yaşadığımızı bir kez daha anlayacağız.

Haruki Murakami, Kumandanı Öldürmek romanı için Tokyo’da basın toplantısı düzenledi.

Haruki Murakami kimdir?

Eserleri tüm dünyada 50’nin üzerinde dile çevrilen yazar, 1949’da Japonya’nın Kyoto şehrinde dünyaya geldi. Çocukluğu ve gençlik yıllarını Kobe’de geçiren yazar daha sonra Tokyo’ya taşınıp Waseda Üniversitesi’ni bitirdi.

Üniversiteden sonra eşiyle beraber küçük bir caz bar açan yazar, burayı 7 yıl işletti. Post-modern, büyülü gerçeklik ve sürrealist kurgu yazarı olan Murakami’nin “İmkansızın Şarkısı” isimli eseri 16 dile çevrilmiştir ve yazar bu kitabıyla kendinden söz ettirdi.

Kumandanı Öldürmek romanının konusu

Murakami “Kumandanı Öldürmek” romanına her zamankinden farklı olarak, karakterler ya da olay dizisiyle değil, önce romanın ismini düşünerek başladığını söyledi.

Bu romanı Murakami’nin önceki kitaplarından pek çok açıdan ayrılıyor. İki ciltten oluşan roman, ‘Muro’ adında bir çocuğun doğumuyla sona eriyor.

İmgeleri kullanmanın ustası, kitaplarını tek seferde bitirmek için can attığımız Murakami, bugüne kadar kullandığı bütün imgeleri yeni kitabı ‘Kumandanı Öldürmek’te birleştiriyor.

Adını kitap boyunca öğrenemeyeceğimiz bir portre ressamı, eşinden boşandıktan sonra ormanın içindeki bir eve yerleşir ve orada ‘Kumandanı Öldürmek’ tablosuyla karşılaşır. Ressamın tekdüze hayatı bu tabloyla birlikte giderek çalkantılı ve heyecanlı bir hale gelir.

Murakami yeni romanında okuru sanat ve klasik müzikle örülü ama bir o kadar da mistik bir ortama davet ediyor.

Tsunami faciasını romanına taşıdı 

Romanın ana duraklarından biri de tsunami faciası. Japonya’da 2011 yılında büyük bir deprem ardından da tsunami faciası yaşanmıştı. Murakami, 2015 sonbaharında romanı üzerine çalışmaya devam ediyordu. Bir edebiyat etkinliği için Fukushima’da bulunduğu esnada, facianın yaşandığı Tohoku bölgesini de ziyaret etmişti.

Kumandanı Öldürmek romanı için Tokyo’da bir basın toplantısı düzenlendi. Murakami Kumandanı Öldürmek (Kishidancho Goroshi) kitabıyla ilgili soruları yanıtladı. 

Murakami, Japon halkının tsunami acısını romanının satırlarına  taşıdı ve şöyle dedi: “Romanın karakterleri farklı şekillerde yaralı insanlar. Bu durum bir şekilde, Japon ulusunun yaşadığı acılarla örtüşüyor. Bir romancının bu konuda yapabileceği pek fazla bir şey yok ama yine de elimden geleni yapmak istedim.” 

Japonya’daki Nanking Katliamı tartışması

Romandaki bir başka ağırlık merkezini ise İkinci Dünya Savaşı oluşturuyor. Nazi Almanyası’nın Avusturya’yı işgali ve Japon İmparatorluk Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen Nanking Katliamı ile romanın kahramanı olan yaşlı ressamın yaptığı gizemli resim arasında bir bağ kuruluyor.

İkinci Dünya Savaşı sırasında sorumlu olduğu olaylardan dolayı ülkesini sık sık eleştiren bir yazar Murakami. 2015’te yaptığı bir açıklamada da Japonya’nın Çin, Kore ve 20. yüzyılda işgal ettiği diğer ülkelerden, tekrar tekrar özür dilemesi gerektiğini ifade etmişti.

Bu sözlerin ardından ülkesindeki sağcı kesimden büyük tepki gördü. Uzun zamandır adı Nobel aday listesinde olan Murakami’nin Japonya’yı eleştirerek Nobel için puan toplamaya çalıştığını bile iddia edildi.

Fanatik Murakami okurları ise yazarı savunarak Murakami’nin tarihle yüzleşme ve tarihte yapılan hataları kabul etme tezini uzun yıllardır savunduğunu dile getirdiler.

Murakami’nin toplantıda “Nanking Katliamı” hakkında söyledikleri Japonya’da büyük bir tartışmaya neden oldu. 

Romanın ‘Yahudi soykırımı’ ile 1937 Aralık ayında yaşanan ‘Nanking Tecavüzü’ olarak da bilinen ‘Nanking Katliamı’na değinmesi, ülkede tartışmalara konu oldu.

Murakami konuyla ilgili gelen soru üzerine şunları söyledi: “Tarih, kolektif hafızamızdır. Bu yüzden de tarihi geçmişten bir şey olarak unutmak ya da yeniden yazmaya kalkmak vahim bir hata olur. Tarihimizi, hepimizin bir sorumluluk hissiyle miras alması gerektiğine inanıyorum.”

“Tarihin yeniden yazımıyla” mücadele etmek gerektiğini söyleyen yazar; “Romancıların bu konuda yapabilecekleri sınırlı olsa da anlattığımız hikâyeler
aracılığıyla mücadele edebiliriz” yorumunu yaptı.

Kısa mesajlar ve roman

Murakami, romanların sosyal medya mesajları ile karşılaştırılması konusunda şunlanı söyledi: “Roman ile  Twitter ve Facebook gibi sosyal medya kaynakları aynı yerlerde konumlanırlar. Günümüz toplumunda insanlar sadece kısa mesajları tüketiyor, okuyucuların bir kere başladığında ellerinden bırakamayacakları bir şey yazmak benim için önemli. Bir hikayenin, anında bir etki yaratmasa dahi, zaman geçtikçe, okuyucuyu eninde sonunda güçlendireceğine inanırım. İnsanları güçlendirebilmeyi umuyorum”

Kumandanı Öldürmek romanı raflarda yerini aldı

Kumandanı Ödürmek romanından tadımlık sayfalar

Öğle uykumdan kalktığımda bir de baktım ki Yüzü Olmayan Adam tam karşımda duruyordu. Uyuyakaldığım kanepenin karşısındaki sandalyeye oturmuş, olmayan yüzündeki bir çift hayali gözle dosdoğru bana bakıyordu.

Adam uzun boyluydu, daha önce gördüğüm zamankiyle aynı koyu renkli, uzun paltosunu giymişti.

“Portremi çizmeni istiyorum”dedi Yüzü Olmayan Adam, uyandığımdan emin olunca. Alçak sesle konuşmuştu, sesi duygudan ve sıcaklıktan yoksundu. “Portremi çizmeye söz vermiştin. Hatırlıyorsun, değil mi?”

“Hatırlıyorum. O gün hiçbir yerde kâğıt bulamayınca çizememiştim” dedim. Benim sesim de aynı şekilde duygudan ve sıcaklıktan yoksundu. “Bunu telafi etmek için de size penguen şeklindeki tılsımı vermiştim.”

“Evet, işte burada.”

Sağ elini öne doğru uzattı. Elleri çok uzundu. Avcunda penguen şeklindeki plastik tılsımı tutuyordu. Tılsım cep telefonuna bir bağcık ile bağlanıyordu. Onu cam kahve sehpasının üzerine bıraktı. Pıt diye hafif bir ses çıktı.

“Bunu sana geri vereyim. Lazım olabilir. Bu küçük penguen bir muska gibi önem verdiğin kişileri koruyor olmalı. Ama sen de karşılığında benim portremi çizeceksin.”

Şaşırıp kalmıştım. “Bu çok ani oldu, şimdiye kadar hiç yüzü olmayan bir adamın portresini çizmedim” dedim.

Boğazım kurumuştu.

“Senin mükemmel bir portre ressamı olduğunu duydum. Ve her şeyin bir ilki vardır” dedi Yüzü Olmayan Adam. Sonra da güldü. Daha doğrusu, ben bunun bir gülme olduğunu hayal ettim. O gülme sesi gibi şey, bir kuyunun en derininde işitilen rüzgârın kuru sesine benziyordu.

Yüzünün yarısını gizleyen şapkasını çıkardı. Yüzünün olması gereken yerde süt beyazı bir sis yavaş yavaş dönmekteydi ama bir yüzü yoktu.

Ayağa kalkıp çalışma odamdan eskiz defterimle yumuşak uçlu kalemimi getirdim. Sonra kanepeye geçip Yüzü Olmayan Adam’ın portresini çizmeye hazırlandım. Ama nereden başlayacağımı, başlangıç noktasını nereye koyacağımı bilmiyordum. Karşımdaki, her haliyle, sadece hiçlikti. Olmayan bir şeye nasıl şekil verebilirdim ki? Hem de o hiçliği saran süt beyazı sis, onun şeklini durmaksızın değiştirirken.

“Acele etsen iyi olur” dedi Yüzü Olmayan Adam. “Burada pek uzun süre kalamam.”

Göğsümün içinde kalbim kuru sesler çıkararak çarpıyordu. Pek vakit yoktu. Acele etmeliydim. Ama kurşun kalemi tutan elim havada asılı kalmış, bir türlü hareket etmiyordu. Sanki elim bileğimden parmak uçlarıma kadar felç olmuştu. Onun da dediği gibi, korumam gereken kişiler vardı. Ve benim elimden gelen tek şey, resim çizmekti. Buna rağmen bir türlü Yüzü Olmayan Adam’ın portresini çizemedim. Aklımı kaçıracaktım; oradaki sisin hareketine öylece bakakalmış duruyordum. “Üzgünüm, süre doldu” dedi Yüzü Olmayan Adam. Sonra, olmayan yüzündeki ağzından bir nehrin üzerinde salınan sis gibi bir nefes çıkardı.

“Bekleyin lütfen. Biraz daha süre verirseniz…”

Adam siyah şapkasını takınca yüzünün yarısı yeniden gizlenmiş oldu. “Başka bir gün tekrar geleyim. Belki o zamana dek sen de benim görüntümü resmedecek hale gelirsin. O güne dek penguen tılsımın bende kalacak.”

Sonra Yüzü Olmayan Adam kayboldu ortadan. Sisin, aniden esen güçlü bir rüzgâr tarafından dağıtılması gibi, bir anda havaya karıştı sanki. Geriye sadece boş sandalye ile üzerinde bir şeyin olmadığı cam kahve sehpası kaldı. Cam sehpanın üzerindeki penguen tılsımı da gitmişti.

Gördüğüm sadece bir rüyaydı diye düşünmeye çalıştım. Ne var ki bunun bir rüya olmadığını çok iyi biliyordum. Öyle olsaydı, yaşadığım dünyanın ta kendisi de bir rüyadan ibaret olmalıydı.

Bir gün hiçliğin resmini yapabilecek duruma gelirim belki. Tıpkı o ressamın Kumandanı Öldürmek adlı tabloyu yaptığı gibi. Ancak o güne dek gereken şey, zaman. Zamanı kendime dost edinmeliydim.

Editör: Cem Cengiz Yarar

Yavuz Rençberler
Yavuz Rençberler
724kultursanat.com ‘un kurucusu. Gazeteci, televizyon programcısı, iletişim danışmanı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV mezunu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ödülü sahibi. Mesleğinin verdiği refleks ve pratiklikle kültür sanat alanında olanları değerlendirmeye paylaşmaya çalışıyor. İçinde insan olmayan kitaba, içinde kitap olmayan insana inanmıyor. İnsanın yazılmamış sayfalarının yazılanlardan daha çok olduğuna inanıyor. İletişim: yavuz@724kultursanat.com
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.