Kurtlar Vadisi’nden Kürk Mantolu Madonna

Televizyon ve sinemanın çok tartışılan Kurtlar Vadisi’nden Kürk Mantolu Madonna geliyor. Hayır bir film olarak değil. Kurtlar Vadisi’nin oyuncusu Kürk Mantolu Madonna’yı İngilizce’ye çevirdi. İngilizler Kürk Mantolu Madonna’yı Kurtlar Vadisi filminin oyuncusundan okuyacak.

Türk edebiyatının kült eserleri arasında yer alan Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna romanı yakında İngiliz okurlarla buluşacak. Kitap yayına hazırlandı, baskısı tamamlandı.

İyi ama bu kitabı İngilizce’ye çevirenler kim? Çeviri yapmak çok zor bir iş. O dili bilmenin ötesinde kültürüne de hakim olmak gerekiyor.

Kurtlar Vadisi'nden Kürk Mantolu Madonna

 

Çeviriyi iki editör yaptı

İngiliz yayınevi Penguin, Kürk Mantolu Madonna’nın iki editörü görevlendirmişti. Mauren Freely ile Alexander Dawe yayın dünyasının yakından tanıdığı isimler. Her ikisi de Amerikalı.

Mauren Freely bir gazeteci. Ancak onu biz gazeteciliğinden daha çok Orhan Pamuk romanlarının İngilizce’ye çevirisinden biliyoruz. Kar, Kara Kitap, Masumiyet Müzesi gibi romanlar onun çevirisiyle İngilizce okurlara ulaştı.

Türkiye’yi ve kültürümüzü çok yakından tanıyor. Dolayısıyla Orhan Pamuk eserlerini bile başarıyla çevirebildiğine göre yayınevinin kendisini tercih etmesine şaşırmamak gerekir.

Diğer editör ise Alexander Dawe. Kim ki bu editör, diye sorduğumuzda onun renkli dünyasına ait cevaplar alıyoruz.

Alexander Dawe, tam bir Türk edebiyatı aşığı. 22 yaşında Türkiye’ye gelip Ahmet Hamdi Tanpınar eserlerine vurulunca kendisini Türkçe’ye vermiş.

Hem çevirmen hem oyuncu

Hatta Tanpınar’ın İngilizce’ye çevrilen Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Alexander Dawe’in çalışması ile ortaya çıkmış. Mevlana’nın seçme şiirlerinden oluşan iki çeviri kitabı da bulunuyor.

Şimdi gelelim Onun bir başka renkli tarafına. Alexander Dawe bir film oyuncusu aynı zamanda.

Onlarca Türk filminde ya da dizisinde rol almış. Hatta Kurtlar Vadisi Azerbaycan adlı filmde Amerikalı rolünü üstlenmiş. Duygu Başara adlı ajansa bağlı çalışan Alexander Dawe, televizyon dizilerinde, sinema filmlerinde, reklam çekimlerinde rol almış. İşte Onun rol aldığı çalışmalar:

Oynadığı diziler:

2014 – Ne Diyosuun

2012 – Veda

2011 – Bir Günah Gibi

2010 – Kavak Yelleri 

2010 – Kapalıçarşı 

2010 – Aşk ve Ceza 

2009 – Canım Ailem 

2008 – Dedektif Biraderler 

2007 – Kara Yılan

2007 – Sır Gibi 

2007 – Sağır Oda 

Rol aldığı filmler:

2013 – The Blue Man

2012 – Taken 2

2008 – Son Osmanlı Yandım Ali 

2007 – Maskeli Beşler Irak 

Reklamlar:

2011 – Teknosa 

2009 – Avrupa Konutları 

2007 – Temsa Emniyet Kemeri 

2007 – Kalde Boru 

Alexander Dawe

Alexander Dawe ile yapılan bir röportaj

15 yılı aşkındır Türkiye’de yaşayan ABD’li Alexander Dawe, ile geçtiğimiz yıllarda yapılan bir röportajı da buradan sizlerle paylaşmak istedim:

Her şey, Yaz Yağmuru ile başladı. 1986’da Harry Dawe’in önünde üç seçenek vardı: Türkiye, Avrupa ya da ABD. Tanınmış bir eğitimci olan Harry Dawe, hiç duraksamadan eşi Pet ve küçük oğlu Alexander’ı (Alex) yanına alarak New York’tan İstanbul’a doğru yola koyuldu.

Tercihini, Türkiye’nin en tanınmış okullarından Robert Kolej’e müdür olmak yönünde kullandı. Üstelik eşi Pet de okulun kütüphanesini idare edecekti. Anne ve babasının bu kararı, o sıralar 12 yaşında olan Alex’in hayatında da izler bıraktı.

İstanbul’da geçen iki yılın ardından Alex, lise ve üniversite eğitimi için ABD’ye geri döndü. Orada, Fransız edebiyatı ve klasik müzik eğitimi aldı. Hukuk fakültesinden sonra avukatlık yapan küçük ağabeyi Christopher ile ABD’de tanınmış bir klasik müzik kompozitörü olan büyük ağabeyi Julliard’ı kendine örnek alan Alex, eğitimini başarıyla tamamladı.

Ohio’daki Oberlin Üniversitesi’nden iki diploma birden aldı. Genç Alex, diplomalarını eline aldığında takvimler 1998’i gösteriyordu. Sabırsızdı. En büyük arzusu bir an önce İstanbul’a kavuşmaktı.

Bu istek, en sonunda onu, İstanbul âşığı Yahya Kemal’in öğrencisi Ahmet Hamdi Tanpınar (23 Haziran 1901, İstanbul -24 Ocak 1962, İstanbul) ile buluşturacak ve genç Alexander Dawe’in bundan sonraki yaşamı için yeni rota çizecekti.

İstanbul aşkı nasıl filizlendi

Taksim’de bir kafede buluştuğumuz 37 yaşındaki Alexander Dawe, İstanbul aşkının nasıl filizlendiğini şu sözlerle dile getiriyor: “Üniversite ikinci sınıftayken, staj için Fransa’ya gitmiştim. 1996’nın kışıydı. Bir ara, anne ve babamın 1992’de ayrıldığı Türkiye’ye çok yakın olduğumu düşündüm. Strasbourg’dan trene atladım hemen. Üç günlük maceralı bir yolculuğun ardından da, vapurla İstanbul’a geldim. Üç gün kaldım. 14 yaşımdayken ayrıldığım İstanbul ve insanlarının değerini yeniden anladım. Daha önce gelmediğime çok hayıflandım. Ondan sonra da mezun olana kadar her yazımı Türkiye’de geçirdim.”

Karşısına, Rusya ve Estonya’da çalışmak gibi çok makul fırsatlar çıkmasına rağmen, yeni mezun Dawe de tıpkı babası gibi tercihini Türkiye’den yana kullanır ve 1998’de İstanbul’a ‘temelli’ dönüş yapar.

Aslında o tarihte 25 yaşında olan Dawe’in amacı, İstanbul’da sadece bir yıl kalmaktır.

Ama Türk kültürüne, insanlarına ve Türkçeye giderek tutkuyla bağlanır. Türk edebiyatının seçkin kalemlerinden Ahmet Hamdi Tanpınar ile tanışmasına daha iki yıl vardır.

Bir yandan, özel bir eğitim kurumunda İngilizce öğretmeni ve ardından bir Fransız şirketinde dil koordinatörü olarak çalışırken, bir yandan da yabancılara Türkçe dersi konusunda uzman bir isim ve çevirmen olan Şule Ertaş ile çevirmen Yurdanur Salman’dan özel dersler almaya başlar. 

Alexander Dawe

BENİMKİ BİR MEYDAN OKUMAYDI 

Dawe, “Benimki bir meydan okumaydı. 25 yaşındaki bir yetişkin, sıfırdan başlayarak yabancı bir dile hakim olabilir miydi?

Çünkü dil, kültürün aynasıdır. Ben de sevdiğim Türkçe yazıları İngilizceye çevirmeye başladım,” diyerek anlatıyor dille olan savaşını.

İlk çevirdiği hikaye ise Sait Faik’in Son Kuşlar‘ı. Faik’in, Rumca ‘İyi Geceler’ anlamına gelen Kalinikhta hikayesini, That Magazine‘de yayımlatmış. Ardından Nâzım Hikmet başta olmak üzere diğer şair ve yazarlardan yoğun çevirilere başlamış.

Şimdi büyük buluşmaya geliyoruz. Türkçe âşığı Dawe’i, Tanpınar ile ilk tanıştıran, kız arkadaşı Pınar Kaynar olmuş.

“2002’nin başlarıydı,” diye söze giren Dawe, devamını şöyle getiriyor: “Sen de bilirsin, Tanpınar yeniden keşfediliyordu. Kız arkadaşım Pınar bana hararetle Ahmet Hamdi Tanpınar’ı tavsiye etti. İlk olarak Tanpınar’ın öykülerinden başladım okumaya. Ama renkli ve Osmanlıca kelimelerin sıklıkla kullanıldığı dilinden dolayı, çok azını anlayabiliyordum. Daha iyi anlamak için ben de Tanpınar’ı kendi kendime çevirmeye başladım. Çünkü Tanpınar ilk okuyuşta kendini ele vermeyen bir yazar.”

İlk eline aldığı öykü Yaz Yağmuru oluyor. Doğu- Batı sorunsalını sembolik öğelerin yoğun olduğu anlatımlarla işleyen Tanpınar’ın 73 sayfalık, hikaye içinde hikayelerden oluşan çalışmasının çevirisi hâlâ sürüyor.

Kendi halinde iki çocuğu ve bir eşiyle mutlu bir hayatı olan Osmanlı bürokratı Sabri Bey (Doğu) ile bir yaz gününde yağmurdan sırılsıklam halde Sabri Bey’in bahçesindeki palmiye ağacının altına sığınmış, sıra dışı ve çok güzel bir kadın olan Fatma’nın (Batı) aşk macerasının anlatıldığı hikayede, Dawe’i en çok Tanpınar’ın renkli ve olağanüstü lirik üslubu çarpmış. 

Yaz Yağmuru’nun dil açısından kendisini hayli terlettiğini kaydeden Dawe, ardından şu serzenişte bulunuyor: “Örneğin Tanpınar’dan görüp vurulduğum bir yığın kelime var. En çok ‘müşkülpesent (titiz)’, ‘meşakkatli (zorlu)’ ve ‘eleğimsağmayı (gökkuşağı)’ beğeniyorum. Favorim ise eleğimsağma… Bu güzelim kelimeler yaşatılmalı, ihmal edilmemeli. Ama insanlar nedense bu kelimeleri öksüz bırakıyor.” 

Alexander Dawe

YAZ YAĞMURU’ NUN BEREKETİ 

Sözü Tanpınar’ın 1962’de yayımlanan ve Türk edebiyatının kilometre taşlarından biri olarak gösterilen ünlü romanı Saatleri Ayarlama Enstitüsü‘ne getiriyorum. Biraz da, amatör ruhlu çevirmen Dawe’in, Tanpınar sayesinde nasıl da profesyonel bir çevirmene dönüştüğünün hikayesini dinlemek için. Çünkü, İngiltere’nin saygın yayınevlerinden Penguin, Tanpınar’ın bu eserini Dawe’in çevirisiyle önümüzdeki yıl ‘Klasikler’ dizisinden basacak.

“Bir arkadaşım, Penguin’in çeviri bursuna başvurmam için beni cesaretlendirdi. Ben de Yaz Yağmuru’nun çevirdiğim kısımlarını geçen yıl gönderdim. Bursu kazandığıma hem çok sevindim hem de şaşırdım. Öykünün İngilizce çevirisinin ilk bölümü, Penguin’in internet sitesinde şu an,” diyor.

Dawe, Saatleri Ayarlama Enstitüsü için teklifin de yayınevinden değil, Orhan Pamuk’un kitaplarının çevirmeni Maureen Freely’den geldiğini anlatıyor: “Penguin ona başvurmuş. O da iki yıl önce bana, romanı birlikte çevirmeyi teklif etti. Severek kabul ettim. Çünkü Tanpınar’ın şiir ve öykülerini sırf sevdiğimden dolayı zaten çevirip duruyordum. Şimdi son okumaları yapıyoruz. İki yılımızı aldı. Roman önümüzdeki yıl Tanpınar’ın 50. ölüm yılında yayımlanacak.” 

Yavuz Rençberler
Yavuz Rençberler
724kultursanat.com ‘un kurucusu. Gazeteci, televizyon programcısı, iletişim danışmanı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV mezunu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ödülü sahibi. Mesleğinin verdiği refleks ve pratiklikle kültür sanat alanında olanları değerlendirmeye paylaşmaya çalışıyor. İçinde insan olmayan kitaba, içinde kitap olmayan insana inanmıyor. İnsanın yazılmamış sayfalarının yazılanlardan daha çok olduğuna inanıyor. İletişim: yavuz@724kultursanat.com
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 1 YORUM