Altın Portakal’ın üzerindeki gölge
Ülkenin en kıymetli festivallerinden olan Antalya Altın Portakal Film Festivali, birilerinin elinde eş dost ağırlamasına dönüşüyor. Festivalin üzerinde bir gölge geziniyor. Bu gölge festivalin sonunu getiriyor.
Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin üzerinde bir gölge geziniyor bir süredir.
56 yılına sayısız filmler, başarılar, iz bırakan isimler ve filmler sığdırmış festivalin içi egolarla, hırslarla, profesyonellik dışı üçüncü dünya ülkesi çekişmeleriyle boşaltılıyor.
Hayatını sinemaya vermiş, filmleri izlemekle kalmayıp okuyan ve yazanların yerini, bir takım insanlarla, kraldan çok kralcılarla arası iyiler aldı çoktandır.
Film analizleri, oyuncu ve yönetmen röportajı, film ve sektöre dair zihin egzersizi yapan yazılar kimin umurunda? Artık sabah şöyle bir görünüp akşam partide festivali kapatanlar zamanı.
Sanatın iyileştirici gücüne, sanatın dönüştürücü etkisine ve dünyaya festivali aktaracak gazeteciye yer yok. Kitaplarıyla, yazılarıyla, röportajlarıyla, sosyal medyasıyla Antalya’yı ülkeye ve dünyaya taşıyacak isimlere gerek yok. Taraf tutmadan sanatın nabzını tutanlara yer yok. Zaman başka bir zaman, zaman kendine çalışan PR’cı zamanı.
Böyledir, haklı olan susar bizim çevrede, sesi çok çıkan, kraldan çok kralcı olanın dediği duyulur.
Antalya Film Festivali’nin üzerinde bir süredir bir gölge geziniyor. Öyle bir gölge ki filmleri, eleştirmenleri, oyuncuları, gazetecileri görünmez kılıyor. Kendi kısır ekibiyle, asıl olanları görünmez kılmaya çabalıyor.
Bir ülkenin en kıymetli festivali birilerinin elinde eş dost ağırlamasına dönüşüyor. Bütçe yetersizliği nedense bir tek onlara uğramıyor.
İnadına sanata inananlar üretmeye devam ediyor, filmleri, setleri, yönetmenleri, set emekçilerini takip etmeyi sürdürüyor. Gölge gerçek olana değemiyor.
Ama bu gölge bir festivalin sonunu getiriyor. Festivalin asıl sahipleri olan biz sanatseverler, biz gazeteciler bu gölgeyle mücadelemize devam edeceğiz. Araya adam sokmadan, tuhaf telefonlar etmeden, cazgır mesajlar atmadan. Yine kalemimizle, yine sözümüzle.
Unutulmasın. Biz çok gölge gördük böyle ve dağıtmayı da bildik hep.
Masabaşı haberciliği o kadar normalleştirildi ki kültür-sanat ve festival pr’ı yapanlar bile herhangi bir sıcak temas olmadan ve bir deneyim yaşatmadan haber yaptırmaya çalışıyorlar. Antalya Altın Portakal ekibi de buna dahil. #56AntalyaAltınPortakal
— Mehmet Erduğan (@mehmeterdugan) October 22, 2019
hep birlikte: iktidarı, yandaşı, sermayedarı, medya patronu, yöneticisi, pr ajansıyla, hatta yazarı/sanatçısı/oyuncusuyla kültür muhabirlerini çok yordunuz/bıktırdınız. sonra vay efendim bizim kültür basınımız niye yok.
— aslı uluşahin (@asliulusahin) October 29, 2019
sansürcü, ulusal yarışmasız festivalin prını yapan insanlar; ulusal yarışmalı Chpli festivalde de prcı… @AntalyaFF hayat çok ilginç…
hayat o izlediğimiz bütün kurmacalardan büyük…— sayım çınar (@kitapdunyasi) October 22, 2019
1. Altın Portakal’da dağ, şimdiden fare doğurmuştur! Ulusal Yarışma’nın ortadan kaldırılması sürecinde, yarım asırlık şenliği sürgüne gönderme ya da boykot etme de dâhil, birçok alternatifi değerlendiren duyarlı sinema kamuoyu için yaşanan, bu gerçekten ibarettir. @AntalyaFF
— Tuncer Çetinkaya (@MZamanlar) October 26, 2019
Akreditasyonu basının üzerinde ‘Demokles’in Kılıcı’ gibi sallayan, uygulamalarını eleştirenlerin hayata kendi baktığı noktadan bakmamasını bir türlü algılayamayan, yaşamda ideallerin de bulunduğunu lügatinden çıkarmış festival yöneticileri var. @AntalyaFF
— Tuncer Çetinkaya (@MZamanlar) October 26, 2019