Bir Delinin Hatıra Defteri İle Yaşlandı
27 yaşındayken ilk kez anneannesinin izlediği Oyunu şimdi, Erkal’ın torunları izleyecek. Usta oyuncu, kendisiyle özdeşleşen oyunu 50 yıl sonra günümüze ışık tutan göndermelerle, yeniden sahneleyecek olmanın heyecanını yaşıyor. Dostlar Tiyatrosu tarafından sahnelenen efsane oyun, 14 Kasım, Cuma ve 15 Kasım, Cumartesi akşamları saat 20:30’da, Kenter Tiyatrosu’nda.
Dostlar Tiyatrosu’ndan tiyatro severlere büyük sürpriz! Genco Erkal, ilk kez 27 yaşındayken sahnelediği ve yıllar boyunca kendisiyle özdeşleşip efsane olan “Bir Delinin Hatıra Defteri”ni 77 yaşında yeniden sahneye koyuyor. İlk kez Erkal’ın, 1965 yılında Ankara Sanat Tiyatrosu’nda sahnelediği, daha sonra 1969 ve 1992 yıllarında değişik yorumlarla iki kez daha yönetip, oynadığı Nikolay Gogol imzalı oyun, Türkiye’de oynanan ilk tek kişilik oyun olarak da tarihe geçti. Usta oyuncuya bir çok ödül de getiren “Bir Delinin Hatıra Defteri”, Erkal’ın ilk oynayışının 50. yılına özel günümüze ışık tutan göndermelerle, yeniden tiyatro severlerle buluşuyor.
Nikolay Gogol’un yazdığı ve Coşkun Tunçtan’ın Türkçeleştirdiği oyunda usta oyuncuyu ilk sahnelediği yıllarda anneannesi seyrederken, bu kez de torunları seyredebilecek. Kendisine bir çok ödül getiren ve efsaneleşen “Bir Delinin Hatıra Defteri”ni, 5. kuşak için de sahneleyecek olmanın oldukça büyülü olduğunu vurgulayan Erkal, yeni sezonun yeni oyunu için geri sayıma başladı.
Dostlar Tiyatrosu tarafından sahnelenen, yönetmenliğini usta oyuncunun yaptığı “Bir Delinin Hatıra Defteri”nde müzikler Mete Sakpınar’a, sahne tasarımı Duygu Sağıroğlu’na, kostümler ise Özlem Kaya’ya ait.
Genco Erkal’ın, 50 yıl sonra yeniden “Bir Delinin Hatıra Defteri” dediği oyun, 14 Kasım 2014 Cuma akşamı ve 15 Kasım 2014, Cumartesi akşamı saat 20:30’da, Kenter Tiyatrosu’nda.
“BİR DELİNİN HATIRA DEFTERİ”
XIX. Yüzyılda St Petersburg’da 9. dereceden bir memurun öyküsüdür anlatılan. Aksentiy İvanoviç Poprişçin bir bakanlıkta çalışmaktadır, yalnızdır, yoksuldur. Genel müdürün kızına umutsuz bir tutkuya bağlıdır. Giderek kimsenin görmediği şeyleri görmeye başlar. Kafasının içinde gerçeklerden uzak, bambaşka bir dünya oluşturur. Son aşamada kendini İspanya Kralı olarak görmeye başlayacak, yaşamının son durağı bir akıl hastanesi olacaktır. Çarlık Rusya’sının acımasız bir toplumsal eleştirisi olan bu fantastik öyküyle Gogol bizleri hem güldürüyor hem de içimizi fena halde acıtıyor.