Enis Akın şiirleri Müjgân ile sayfalara düştü

Sayım Çınar
Kitap dünyasının nabzını tutuyor. Yazar ajanı. Edebiyatımıza yeni yazarlar kazandırıyor. Aynı zamanda tam bir gezgin. Dünyayı gezmeyi, yeni kültürler tanımayı seviyor. Sinema, film festivallerinin vazgeçilmez isimlerinden. İletişim: sayimcinar@gmail.com

Şair Enis Akın’ın onikinci kitabı Müjgân okurlarla buluştu. Müjgân, dokuz şiirlik bir kitap. Enis Akın’ın şiir dünyasında yaşadıkları, Müjgân’ı ve şiirlerindeki yolculuğunu konuştuk.

Enis Akın şiirleri Müjgân ile sayfalara düştü. Enis Akın bu kez şiirlerini Müjgân adlı kitabında toplayarak okurlarla paylaştı. Yapı Kredi Yayınları etiketiyle çıkan kitapta dokuz şiir bulunuyor.

*Kar Başladı, Deniz Abla,
*Başka Birinin Altın Avcısı,
*İşte Geldik (XIV)
*(Son Bir Siliniş),
*Kendine İyi Ne Yaparsan Yap,
*İpek Eczanesi,
*Bir Korku Treni Olarak,
*İşte Geldik (XV)
*Bu Odaya Bir Enis Gerek (V.2),
*Seni O Gün Arayan Bendim başlıklı dokuz şiir.

Enis Akın’ın yükte hafif pahada ağır kitabı “Müjgân” ile ilgili sohbet ettik. Enis Akın’ın şiir dünyasını konuştuk.

Enis Akın’ın şiirleri ve son kitabı Müjgân için Sayım Çınar söyleşisi…

250 yıldır ‘şiir bitti’ deniliyor

Sayım Çınar – Yeni bir kitap geldi dört yılın ardından. Müjgân henüz yeni raflarda yerini aldı. Şiirin bittiğine dair söz söyleyenler çok. Senin bu konudaki değerlendirmen nedir?

Enis Akın – Aslında daha önce de çok uzun süreli olmayan kayboluşlarım var, dört yıl. Dergi çıkarıp, yeni baskılar yapmak suretiyle okurun hafızasında canlı kalmaya çalışıyorum. 250 yıldır ‘şiir bitti’ deniliyor. Modernizm, dünya tarihinde yerini almasıyla kendinden önceki her şeyi ‘eski’ görür. Mesela Victor Hugo… Victor Hugo 1800’lerde ‘şiir bitti’ demiş. Neredeyse iki yüz yıl önce ‘şiir bitti’ iddiasında bulunmuş. Bakın, sadece şiir okuyanlar değil okumayanlar bile hayatın şiirsiz olamayacağını düşünüyor.

Sayım Çınar – Nasıl yazıyorsun şiirlerini?

Enis Akın – Ses ve ritm benim için önemli. Ama hikâye de önemli… Geçmişimden, hayatımdan parçalar ister istemez şiirlerime giriyor. Şiirlerimde genellikle tek bir hikâye anlatmıyorum. Aynı anda birden fazla hikâyeyi anlatmak hoşuma gidiyor.  Çağrışımlara açık oluyor. Örneğin bir çocuk babasıyla el ele yokuş aşağı yürüyorsa, bunu bir sokak arasındaki bir top oyunuyla beraber anlatmaya kalkınca, ‘o gün babamla el ele top oynuyorduk yokuştan aşağı’ gibi farklı betimlemeler ortaya çıkıyor. Bu yöntem sık sık uyguladıklarımdan biridir.

Sayım Çınar – İlhan Berk, Attila İlhan, Lale Müldür… Sen yeni kuşaktansın. Hangi şairler seni kalbinden vurdu? 

Enis Akın – Etkilendiğim şairler geçmişte de oldu bugün de var. Elbette Nâzım Hikmet ve İkinci Yeniciler bunların arasında. Şiir dünyasıyla 80’lerde tanıştım. O dönemde İkinci Yeni için ‘kaçış edebiyatı yapıyorlar, politikadan korkuyorlar’ deniliyordu. Ben kendi görüşümü kendim edineyim, istedim. İkinci Yeni’de Edip Cansever’in varlığı çok önemli, bir bahçe kapısı gibi. Oradan Turgut Uyar’a, Ece Ayhan’a geçiliyor… ‘Etkilenme Endişesi’ adlı bir kitap var son dönemde çok okunan, Harold Bloom’un. Endişelenmemek imkansız ancak bu kişiyi felç etmemeli. Şiirle uğraşan yakınımdaki gençlerden biri geçenlerde şöyle dedi: ‘Şu şiirin çok iyiydi, ortasına gelip bıraktım, etkilenirim diye korktum’

Enis Akın’ın Müjgân adlı şiir kitabı YKY’den çıktı.

Şiirde sadece aşk değil ölüm de temel konudur 

Sayım Çınar –  Aşk acısı, dünyanın en büyük acısı mıdır? Neden şiir denildiğinde, akla hep aşk geliyor? 

Enis Akın –  Ölüm döşeğindeyken Nurullah Ataç ‘bana aşk şiirleri getirin’ diye bağırmış. Aşk, şiirin doğal bir içeriği varsa eğer, odur. Elbette Müjgân’da böyle şiirler var. Ama başka türlü şiirler de var. Mesela ‘Başka Birinin Altın Avcısı’ mesela. Bu kitabın otobiyografik yönleri de var. Şiirde aşk var. Ama ölüm… Ölüm de şiirdeki çok temel konudur.

Sayım Çınar – Bir okurun senin şiirini okuyup sonra da çöpe attığını paylaştı. Sen de ona yanıt verdin. 

Enis Akın – Osmanlı’da ‘caize’ diye kavram var. Saray, ulemaya maaş veriyor. Ulema da saraydan icazet alıyor. Kasideler yazıyorlar. Hamilere yazılan upuzun şiirler. Bu ülkede bu hâlâ var. Bazı şairler reklam olarak, yardım olarak devletten, onun yan kuruluşlarından paralar alıyorlar, boşuna mı? İngililer, ‘karşılıksız öğlen yemeği diye bir şey yoktur’ der. O arkadaşlar da şu ya da bu biçimde menfaat ilişkilerine giriyorlar. Bunlar vasat şairler. Dahası devlet satın aldığı isimleri değil, sürgüne gönderdiği, hapse attığı, hatta öldürttüğü isimleri öğretir akademilerinde.

Sayım Çınar – Mevsimler geçiyor şiirlerinde. Hangi zamanlarda yazıyorsun şiirlerini?

Enis Akın – İstanbul’un sonbaharı çok güzel oluyor. Şehirde çok güzel görüntüler oluşuyor, ortaya çıkıyor. En az sevdiğim, yaz. Ben yaşamayı seviyorum. Bu yönlü düşününce de her mevsimi seviyorum. 

Sayım Çınar – Elin şiir kalemine ulaşmadan önce nasıl bir duygu oluşuyor, yazmaya nasıl başlıyorsun? 

Enis Akın – Çalışma biçimim iki türlü. Biri oturup mesai yapar gibi yazmak… Diğeri ise belirli bir ruh halini beklemek… Kitap olarak çalıştığım şiirler var: Güzel Boşluk, Dağdaki Emirler, Puşt Ahali… Onlara mesai ayırıyorum, çalışmak için ortamlar yaratıyorum. Düzenli olarak belli mekanlara gidiyorum. Yazma ortamımı ona göre düzenliyorum. Ortamımı defterlerimle, kitaplarımla hazırlıyorum. 

Enis Akın, Müjgân’ı kime yazdı?

Müjgân şiirini kime yazdın

Sayım Çınar – Gezgin tarafı var mıdır bir şairin? Örneğin Avustralya’da yaşadın. Farklı ülkelerde farklı hayatlar yaşadın.

Enis Akın – ‘Şiir bitti’ diyorlar Avustralya da, burada olduğu gibi. Eğer Aziz Nesin orada yaşasaydı ‘her iki Avustralyalı’dan üçü şair’ derdi. Çok şair var. Dünya büyük bir köy aslında.

Sayım Çınar – Varoluşçu bir şair misin?

Enis Akın – Varoluşçuluğa dair şiirlerim var. Benim için öfke önemli bir duygudur. Avustralya’da 34 kişinin öldürüldüğü bir katliam yaşanmıştı. Bir kişi iki gün içinde 34 kişiyi katletmişti. Katliamın yaşandığı yeri ben iki ay önce ziyaret etmiştim. Olayın ardından tüm toplum, herkes paralize oldu. Katliam sürecini, nedenlerini açıklayamadılar. Buna tanıklık ettim. Hukukçular, hekimler, görgü tanıkları aylarca bu katliamı konuştu. Haleluya Demeden Olmaz’ı yazdım. Hala heyecanlanırım o şiirimi okuduğumda.

Sayım Çınar – Kitabına da isim olan Müjgân’ı kime yazdın?

Enis Akın – Bende kalsın.

Sayım Çınar – Şarkı olan şiirlerin var mı? 

Enis Akın – Sadece bir tane oldu. Müzisyen kardeşim Banu Akın’ın Kırmızı Leke adlı albümünde yer aldı. 

Dağıtımcılar şiir kitabı almıyor

Sayım Çınar – Kitabın Yapı Kredi Yayınları’ndan (YKY) yayınlandı. Bir kitabın YKY’den çıkması nasıl bir his? 

Enis Akın – Müjgân, benim onikinci kitabım. Her bir kitabım beni ayrı bir heyacana büründürür. Natama şiir dergisini çıkarıyorum, biliyorsun. İnsanların aklına ‘neden kendi yayınevinden çıkarmıyor’ diye geliyordur. Biz aslında dergiyi kapattık. O dönemde de derleyip YKY’ye gönderdim bu dosyayı. Sonra da ‘dergisiz olmuyor’ deyip biz yeniden başladık. Dergiyi çıkardık. Sonra da kitabımın çıkacağı haberini aldım. YKY, özellikle dağıtım ve duyurma anlamında önemli. Dağıtımcı şiir kitabı almıyor. Bu büyük bir sorun.

Sayım Çınar – Roman gibi başka bir türde üretimde bulunmayı düşünüyor musun?

Enis Akın – Düşünmüyorum. Üç öykü yazdım bugüne kadar. Başka bir dünya orası. Ben kendimi öykücü gibi göremiyorum.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.