Yonca Saraçoğlu’ndan Gaia’nın Güncesi

Heykel ve desenlerle anlatılan yeryüzünün insan, hayvan, bitki gibi tüm canlarının güncesini görmek isteyen sanatseverler “Gaia’nın Güncesi” için mutlaka vakit ayırsınlar.

Yonca Saraçoğlu’ndan Gaia’nın Güncesi sergisinde yeryüzünün insan, hayvan, bitki gibi tüm canlarının güncesini yazıyor. “Gaia’nın Güncesi” başlıklı heykel ve desen sergisi Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Üniversitesi Tophane-i Amire KSM, Tek Kubbe Salonu’nda sanatseverlerin ziyaretine açıldı. Sergi 30 Nisan tarihine kadar açık kalacak. Serginin küratörü Erkan Doğanay.

Yonca Saraçoğlu devam etmekte olan sergide, yeryüzünün insan, hayvan, bitki gibi tüm canlarının güncesini yazıyor. Sergiye adını Yeryüzü’nün Yunan mitolojisindeki kişileşmiş temsili, kozmik bir varlık olan Gaia veriyor. Gaia Kaos’tan doğan dişil bir varlık, dünyanın kendisi. Daha sonra yeryüzü, hava ve deniz olarak bölünüyor. Gaia bir yandan da toprak ana kültüne analık ediyor. Savaşlar, büyük göçler, aşırı çoğalma, sınırsız tüketim ve kirletme gibi sıradan (!) insani etkinliklerle hasta edilen Yeryüzü, yani canlı bir varlık olan, evrendeki tek dayanağımız, tüm canlıların birlikte oluştuğu ‘Gaia’, dişi prensip olarak kadınlığın inkar edilen gücünün de metaforuna dönüşüyor bu sergide.

Sanatçı kendisini meşgul ve huzursuz eden meseleleri , “Can’la hayat bulan, Gönül’le tinselleşen beden imgesi üzerinden kadının gücünü ve yeryüzüyle olan ve kendi yaşam döngüsündeki serüvenini irdeleme, efsanevi tarih perspektifinden mitler ve arketipler aracılığıyla sorgulama; kendini tanımlı ve sınırlandırılmış bir ortamda ve bedende buluveren canlılığın varoluşa hayatıyla verdiği cevap, bu zorlu süreçte geçirdiği dönüşüm, potansiyelini arama, her düzeyde yeniden doğuş” olarak tanımlıyor.

Gaia’nın Güncesi bir yandan sanatçının kendi güncesini de aktarıyor. Sanatçı burada kadın olarak, kadın özne olarak, en iyi bildiği yerden konuşuyor. Saraçoğlu “Kadınların ortaklaştığı acılar, özellikle bu günlerde dünyanın başına gelenlerle çok benzeşiyor. Mülkleştirilen, kendisi mülksüz, ezilen, hor görülen, hakları yenen, hala haklarını almaya çalışan hatta bu haklardan geriye düşen, tüm zulme ve aşındırmaya karşı bunları soğuran ve tamir etmeye çalışan kadınların durumuyla hor kullanılan dünyanın durumu, bu anlamda paralellik gösteriyor” diyor.

Yeni üretimlerle önceki çalışmaların bir arada yer aldığı sergide, kolektif bilinçaltından yürüyen tema ve semboller, sanatçının kendi öznelliğinden doğan işlere sızarak büyük anlatının ve ‘Arkaik Panteon’un tamamlanmasına yardımcı oluyor.

Seçkideki işlerin ortaklaştığı temalar; potansiyel / koza / ölüm / yeniden doğuş ve dönüşüm, eşik / başlangıç ve kayıp / suçluluk / sorumluluk duygusu ile iç gözlem / aydınlanma olarak sıralanabilir.

Tarihi şehirlere ve binalara düşkün olan sanatçı, yüksek kubbeli, geniş bir yapı olan Tophane-i Amire, Tek Kubbe Salonu’nu ise büyülü bir mekan olarak nitelendiriyor. Burayı özellikle seçen Saraçoğlu şunları belirtiyor: “Kubbesi, hacmi, büyüklüğü, orantıları beni cezbediyor. Yaşadığım yerde de çalıştığım yerde de hacim, yükseklik, espas ararım. Heykel de espas ister, yükseklik, derinlik ister. Mekanı, ışığı doğru kullanırsam sergime katkı yapacağına, çalışmalarımla örtüşeceğine, kişisel Panteon’umu kuracağıma, heykellerin kendi kırılgan hayatlarımız gibi sonsuzlukta yüzermişçesine sergilenebileceğine inandım ve öyle de oldu.”

Editör: Pelin Çite 

Yavuz Rençberler
Yavuz Rençberler
724kultursanat.com ‘un kurucusu. Gazeteci, televizyon programcısı, iletişim danışmanı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV mezunu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ödülü sahibi. Mesleğinin verdiği refleks ve pratiklikle kültür sanat alanında olanları değerlendirmeye paylaşmaya çalışıyor. İçinde insan olmayan kitaba, içinde kitap olmayan insana inanmıyor. İnsanın yazılmamış sayfalarının yazılanlardan daha çok olduğuna inanıyor. İletişim: yavuz@724kultursanat.com
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.