Fado divası Mariza Türkiye’ye alıştı

17.12.2021
A+
A-

“Fado’nun divası” olarak bilinen Mariza, Türkiye’deki konserlerine devam ediyor. Daha önce Ankara’da konserler veren Mariza, bu kez İstanbul’da…

Fado divası Mariza Türkiye’ye alıştı. Dünya müziğinin divalarından biri olan ve Fado’nun Sesi olarak tanınan ünlü şarkıcı Mariza, 19 Aralık’ta Zorlu PSM’de müzikseverlerle buluşacak.

Önceki yıllarda Ankara’da da konserler veren Mariza, üst üste 3 kez kazandığı BBC Ödülleri (“Avrupa’nın En İyi Sanatçısı”) ve 3 Grammy adaylığı ile dünya müziğinin divalarından biri…

Fado’nun önemli ismi Mariza kariyerinin yirminci yıl dönümü ve merhum Fado Kraliçesi Amália Rodrigues’in doğumunun yüzüncü yılına özel albümüyle İstanbul’da müzik severlerle buluşacak.

Mariza, “Fado hayatın içinde hangi duygular varsa hepsini yansıtıyor” derken, “Ben bu müziği seçmedim, bu benim kaderimdi” cümlesiyle de kariyer yolculuğunun ana hattına vurgu yapıyor. 

Milliyet’te Seray Şahinler röportajında Mariza’nın müziğe bakışını, müzik kariyerini ve yeni albümünü konuştu. İşte o röportaj:

Fado’lar tıpkı hayata benzer

“Ben bu müziği seçmedim, bu benim kaderimdi.” BBC Ödülleri’nde Avrupa’nın En İyi Sanatçısı Ödülü’nü üç kez üst üste kazanan aynı zamanda üç Grammy adaylığı bulunan Mariza, Fado’yla olan ilişkisini bu sözlerle anlatıyor. Fado’nun köklerinden beslenen Mariza, Unesco’nun Kültürel Miras Listesi’ne aldığı Portekiz’in Fado geleneğine çağdaş yorumuyla “renk” katıyor. Mariza, kariyerinin yirminci yıldönümü ve merhum Fado Kraliçesi Amália Rodrigues’in doğumunun yüzüncü yılında, Lizbon ile Rio de Janeiro’da kaydedilen albümü “Mariza Sings Amália”yı sevenleriyle buluşturdu. Mariza şimdi bu albümle İstanbul’a konuk oluyor. 19 Aralık’ta saat 21.00’de Zorlu PSM’de bir konser verecek sanatçıyla hem müzik yolculuğunu hem yeni albümünü konuştuk.

Fado geleneksel bir müzik türü. Bugün bu şarkılardaki gibi bir hayat belki de yok. Bugüne, bugünün yaşam tarzına ve insanına ne söylüyor Fado?

Aslında hayatla alay eden esprili ve eğlenceli Fado şarkıları da var. Fado şarkıları sadece hasret ve keder üzerine söylenmiş değil. Fado şarkıları hayatın içinde hangi duygular varsa hepsini taşıyor. Güzel bir kadını, tutkulu bir aşkı ya da Lizbon’u anlatan şarkılar da var. Fado insanlığın ortak duygularını anlatıyor. Bence Fado, Portekiz’in ruhunu taşıyor ama aşk acıları, gidip de dönmeyenler ve hüzünlü aşklar ardından söylenen şarkılar her yerde aynı. Bu yüzden de geniş kitlelere hitap ediyor.

Siz geleneksel Fado’ları bulup ortaya çıkarırken neler deneyimliyorsunuz?

Eski Fado şarkılarını araştırıp bulmak beni mutlu ediyor. Mesela kariyerimin yirminci yılında gerçekten derinden hissettiğim şarkıları seslendirmek istedim ve “Mariza Sings Amália” albümünü yayınladım. Şarkılara orkestral bir sound, derin ve klasik bir hava katmak istiyordum. Başarmak istediğim, kafamın içinde dönen müziği hayata geçirebildiğim için çok mutluyum. Fado sevenlerden de çok olumlu tepkiler aldım. “Terra” ya da “Mundo” albümünde de bu tarz sound’lar vardı. Bir sanatçı olarak yaşadığımız çağ içerisindeki müziklerle etkileşim içinde olmamak mümkün değil. Bu şarkıları tekrar seslendirerek üzerime düşeni yaptığımı hissediyorum.

Fado’nun kökleri 19. yüzyıla dayanıyor ve bu müziği bugün icra eden sizin gibi pek az sanatçı var. Bu müzik türü ileride sizce yok olma tehlikesi yaşar mı?

Fado, dünya müziği içerisinde özellikle Amália Rodrigues’ten sonra sınırları aşan ve geniş kitlelerce tanınan bir müzik türü hâlini aldı. Çok başarılı yeni nesil Fado şarkıcıları da var. Bence dünya müziği içerisinde bu kadar sağlam ve köklü bir yeri olmasının en önemli tarafı Fado’nun ayrılığı ve acıyı en içten anlatan müzik türü olması. Fado aşk, kaybediş, kıskançlık, mutluluk gibi insanın duygularını keşfeden bir müzik. Fado söylerken hayatın bir parçası olan tüm duyguları keşfediyoruz.

“Fado yalnızca bir müzik değil, bir histir. Üzücü değil melankoliktir” diyorsunuz. Fado sizi nasıl buldu ve hayatınızı nasıl şekillendirdi?

Müzikle tanışmam Fado ile oldu. Fado’yla çocukluğumda ailemin tavernasında oturduğumuz evin sokaklarında tanıştım. Babam hafta sonları tavernasında Fado geceleri yapmaya karar vermişti. Daha beş yaşında Fado dinlemeye ve ezberlemeye başladım. Fado söylediğim ilk zamanlar arkadaşlarıma “Şimdi gidip Amália’nın kapısını çalacağım ve bana bir şeyler öğretmesi için onu buraya davet edeceğim” deyip şaka yapardım ama hiçbir zaman gidip kapısını çalamadım. Daha sonra Amália’nın ölümünün ardından onun için düzenlenen bir gecede şarkı söyledim, gerçekten çok heyecanlıydım. Fado şarkıcısı olarak Amália adını taşıyan bir ödül aldığımda bu müziği tüm dünyada en iyi şekilde temsil etmek üzere kendime bir söz verdim.

Müzikal açıdan olgunlaştım Yeni albümünüz yirminci yılınıza özel…

Yirmi yıl sizin için nasıl geçti, sizi nereden alıp nereye götürdü hem müzikal hem bireysel açıdan….

Müzik kariyerimin yirminci yılını geride bırakmamın şerefine Amália’ya bir saygı duruşudur bu albüm. Jaques Morelenbaum’un sound olarak katkıları ile dinleyicilerden çok güzel tepkiler alan bir albüm oldu. Yıllardır turnelerdeyim farklı kültürleri daha yakından tanıma fırsatı buldum. Müzikal olarak olgunlaştığımı düşünüyorum.

ETİKETLER:
Pelin Çite
Pelin Çite
İki yumurta kıramayıp koltuğunun altında 5 kitap taşırken, otobüste ayakta okuyanlardan. Hızlı okuma ve hızlı yazma kurslarını ortaokulda tamamlamış. ABD’de sinema eğitimi aldı. Eski film koleksiyonu yapmayı seviyor.
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.