Fazıl Say Suya Yazılan kitabı ile gündem yaratacak

Fazıl Say Suya Yazılan kitabı ile gündem yaratacak. ‘Suya Yazılan’ Fazıl Say’ın dördüncü kitabı. Ülkemizin dünyaca ünlü bestecisi ve piyanisti Fazıl Say yeni kitabıyla bir sanatçının toplumsal sorumluluğunu farklı bir pencereden yerine getiriyor. 

Suya Yazılan adlı kitapta Fazıl Say’ın sosyal medyadan paylaştığı anıları, anekdotları, tavsiyeleri, eleştirileri, konser gezilerinden oluşan yazıları yer alıyor. 

Fazıl Say, toplumsal hassasiyeti yüksek ve bu konuda da sık sık mesaj veren, konuşan bir sanatçı. Besteleriyle sanat dünyasında ayrı bir kıymeti ve duruşu var. Fazıl Say şimdi dördüncü kitabıyla kendisini sevenlere, takip edenlere sesleniyor. 

Fazıl Say Suya Yazılan ile ilgili “Yazar değilim, müzisyenim.” derken,  tarihe not düşme sorumluluğunun var olduğunu belirtiyor. “Demokrasi, özgürlük, sanat adına. Kitaplarım sorumluluğumun ifadesidir.” başlığı ile kitabını ifade ediyor. 

Suya Yazılan kitabıyla ilgili Cumhuriyet gazetesinde Süleyman Boz ile söyleşi yapan Fazıl Say şöyle diyor:

“Kitabım genç sanatçılara tavsiyeler, sanatseverlere bilgilendirmeler gibi anlaşılabilir. Aslında ben kendimle konuşuyorum, kendime tavsiyelerde bulunuyorum. 50 yaşındayım. Kitabı okuyanlar “Genç değilim ama bana da tavsiye gibi geldi kitabın, hayatla iç içe senin tavsiyelerin, sadece müzikle ilgili değil” diyorlar. Felsefi bir yörüngeden söz ediyorum. Belli bir yolda ısrarla gitmelerini öneriyorum. Kendime öneriyorum. Değişmeyen tek şey değişimdir. Paylaşmak güzel şey. Yeni fikirler ve yeni metotları paylaşmak için yazdım. Konserler için (yılda 130 konser) koşuşturduğumda ruh ve fiziksel olarak çok yorucu tempomda kendimle çok baş başaydım. Bir yalnızlık savaşıydı bu aynı zamanda. O yüzden kendime, daha çok da genç sanatçılara tavsiyelerim oldu.”

Fazıl Say, sanat ve sanatçı meselelerini de kitabında ele alıyor. Bu konuda da şunları söylüyor: 

“Sanat dünyaya haykırmalı. Sanatçının içinde o haykırış, ifade yoksa bunun adı “memur sanatçılık” oluyor. Müziği sevdirme yerine küstürüyor. Bunun önüne geçmek için hevesli genç sanatçıların o kadrolarda olması lazım. İDSO, ADSO, Adana vs. kadrolar açık, orkestralar eksik. Yıllardır sanatçı alınmıyor. Dünya ile iç içe bir Türk sanatı olması için sistemin tümden ele alınması gerekiyor. Kitabımda bunlara geniş yer verdim. Kavga çıkarmak için değil, ülke iyiliğine, hayrına.. “Memur sanatçı” bir kavram. Çalışan sanatçılar üstüne alınmasın lütfen. Konu memleket konusu.”

Kaynak: Cumhuriyet gazetesi Süleyman Boz ile söyleşisi