İnanılmazın Enkazından Hazineler
‘’Sanırım hepimiz mantıklı ve bütün bir hikaye bekliyoruz. Ama bir şeylere olanlar değil, olmayanlar nedeniyle inanırsınız. Her hikayede bir şeyler arasındaki boşluklara inancınızı koyarsınız. Zaten inanılmazdır ve bu sayede inanırsınız.’’ Damien Hirst…
Treasures from the WRECK of the Unbelievable adlı kurgu belgeselin yaratıcısı ve yapımcısı olan sanatçı Damien Hirst’ün sözleri bunlar. Belgeseli izlemeye başladığınızda sizi bu cümlelerle karşılıyor ve ilginç bir şeylerle karşılaşacağınızı anlıyorsunuz.
Kurgu belgeselde Amaton efsanesi
İngilizce adıyla Mockumentary veya docufiction denen kurgu belgeseller izlerken sizde ilk başlarda kandırılmışlık hissi yaratabilir. Ama izledikçe, eğer çok saf değilseniz bir şeylerin tuhaf, komik ve inanılmaz olduğunu düşünmeye başlayıp araştırmaya koyulursunuz.
Aslında zaten esas istenen de bu etkiyi yaratmak. Sizi uyandırmak, fazlaca sarsmak ve sonrasında da hayranlık uyandırmak. İngiliz sanatçı Damien Hirst de bunu çok iyi başarıyor.
2009 yılında Doğu Afrika kıyıları açıklarında The Unbelievable adlı bir geminin enkaz alanı keşfedilir ve bu enkazdaki buluntular M.S.1.’inci yüzyıl ortalarından 2.’nci yüzyıl başına kadar yaşayan ve daha sonra Antakya’da serbest bırakılan Cif Amotan’a aittir.
Bu kurgu belgesele konu olan da işte bu Amotan efsanesi.
Bir esirin ne hazinesi olabilir ki demeyin zira Roma İmparatorluğu’nda eski esirler sosyo ekonomik gelişimlerinin sağlanması amacıyla önceki patronlarının maddi güçleri ölçüsünde geniş olanaklara kavuşturulurdu.
Büyük bir servete kavuşan Amotan, Antik dünyanın bütün kültürlerinden topladığı sanat eserleri ile muazzam bir koleksiyon oluşturur ve bu kolleksiyonu inşa ettirdiği Apistos adlı gemiye yükler.
Artık her sonradan görmenin yaptığı gibi aşırı şaşırıp böbürlenmesi yüzünden midir nedir Apistos batar.
Ve bu gemi, tropik Güneydoğu Afrika’nın antik ticaret limanı yakınlarında keşfedilene dek 2000 yıl Hint Okyanusu’nun derinliklerinde yatar.
Aslında ne gemi var ne hazine, her şey kurmaca
Treasures from the WRECK of the Unbelievable adlı belgesel de işte bu derinliklerde bunca yıldır kalan eserlerin bulunup ortaya çıkartılmasını ve bunların Damien Hirst tarafından Venedik’te Palazzo Grossi ve Punto Della Dogana adlı iki ayrı salonda aynı anda sergilenmesini konu alıyor.
Ama işin ilginç yanı ne böyle bir gemi enkazına ulaşılmış ve ne de su altından çıkartılan eserler o enkaza ait! Yani her şey bir kurmaca.
21.’nci yüzyılın Picasso’su da denen Damien Hirst dahice bir fikirle tüm bunları kurguluyor, bu kurgu çalışması sekiz yıl sürüyor ve sonunda muhteşem bir sergi ve kurgu belgesel ortaya çıkıyor.
Netflix’te izleyebileceğiniz, ana teması inanç üzerine olan bu kurgu belgeselle ve Hirst’e ait olan bu eserlerin görüntüleriyle birlikte bir insanın neler yaratıp ne muhteşem eserler ortaya çıkartabileceğine şahit olacaksınız.
Ve en başta söylediğim kandırılmışlık hissinden sıyrılıp karşınızda gördüklerinizle büyüleneceksiniz.
Kimine göre şarlatan da olsa Hirst bence zekayla, inandığımız ve inanmadığımız, inanmak istediğimiz her şeyle farklı bir bakışla dalga geçiyor belki de tam tersi fazla ciddiye alıyor. Onun kararını aslında bize bırakıyor.
Ve diyor ki ‘’Bir şeylere, olanlar değil, olmayanlar yüzünden inanırsınız.’’
Neye inanırsanız inanın inancınızı kaybetmemeniz dileğiyle…
jaleshen@gmail.com