Mert Fırat Sabahattin Ali’nin şiirini neden öyle okudu
Sabahattin Ali’nin eserleri için varislerine telif ödeme süresi yasal olarak sona erdi. Ortalık şenlendi. Yayınevleri ardı ardına Sabahattin Ali’nin çok satan eserlerini basmaya başladılar.
Epsilon Yayınevi ise farklı bir proje yaptı.
Sabahattin Ali’nin çok satan eserleri Kürk Mantolu Madonna, Kuyucaklı Yusuf, İçimizdeki Şeytan romanlarını bastı. Yazarın öykülerini de ayrı bir kitap olarak okurlara ulaştırdı.
Bunlarla birlikte tiyatro ve dizi oyuncusu Mert Fırat, Epsilon Yayınevi için Sabahattin Ali’nin iki öyküsünü ve bir şiirini okudu. Dileyen okurlar yayınevinin Youtube’daki kanalından ya da kitapların arkasındaki QR kodu okutarak Mert Fırat’ı dinleyebiliyor.
Doğrusu kültür sanat alanında alkışlanacak işlerden biri olmuş. Okurlara farklı bir deneyim sunulmuş.
Ancak ben Sabahattin Ali’nin Ses öyküsünde yer alan şiiri Mert Fırat’ın neden öyle okuduğunu merak ettim.
Donuk, katı ve şiirin ruhuna girememiş bir hal…
Hasretlik kokan şiirde, hasretlik kokmayan bir sesle…
Bana mı öyle geldi? Yoksa bu şiirin geçmişten gelen ağır duygu yükünü Mert Fırat’ın sesinde aradım da bulamadım mı?
Şiiri hemen hemen bilmeyen yoktur… Zülfü Livaneli besteledi “Leylim Ley” olarak okudu. İbrahim Tatlıses de ayrı besteyi okuyanlardandı… Leylim Ley.
Hatta bu şiirin adını Leylim Ley olarak söyleyenler de azımsanmayacak kadar çok… Kaldı ki şiirde ‘leylim ley’ diye bir söz de yok.
Mert Fırat, kültür sanat alanında güzel işler yapıyor. Tiyatroya gönül vermiş başarılı bir oyuncu ve girişimci.
Ama bu şiiri, “Leylim Ley”i böyle mi okumalıydı? Eşsiz bir şiire sıradan bir okuma… olmamış.
Dinleyin bakalım sizin fikriniz ne olacak?
Sabahattin Ali’nin Leylim Ley adıyla bestelenen şiiri:
Döndüm daldan kopan kuru yaprağa
Seher yeli dağıt beni kır beni
Götür tozlarımı burdan uzağa
Yarin çıplak ayağına sür beni
Aldım sazı çıktım gurbet görmeye
Dönüp yare geldim yüzüm sürmeye
Ne lüzum var şuna buna sormaya
Senden ayrı ne hal oldum gör beni
Ayın şavkı vurur sazın üstüne
Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne
Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne
Ay bir yandan sen bir yandan sar beni
Sekiz yıldır uğramadım yurduma
Dert ortağı aramadım derdime
Geleceksen bir gün düşüp ardıma
Kuldan değil yıldızlardan sor beni
Eylül 2008 de Ankara’da leyla ve mecnun hikayesini bilken senfoni orkestrası ile Mert fırat ve Aslı tandoğan seslendirici olarak odeon da sahnelediler. Mert fırat oyunculuğu ile begeni toplamış olabilir zamanında ama orada da bu şiirdeki gibi başarısızdı. o gün ben de çalışamadımı acaba? bir aksilik mi oldu? habaya mı giremedi? gibi sorular sormuştum ama görüyorumki son işlerinde biraz sallamasyona kaçıyor kendileri. çöküşün sinyalleri mi? toparlayabilecek mi? zamanla göreceğiz.