Poyraz Karayel’de edebiyat ve kitap tutkusu
Kanal D’nin sevilen dizisi Poyraz Karayel’de edebiyat ve kitaplara yer veriliyor. Oğuz Atay dizinin ana iskeletinde yer alıyor.
Dizinin karakterlerine baktığımızda Oğuz Atay’ın TEHLİKELİ OYUNLAR adlı romanı ile örtüşüyor. Romandaki “Albay” karakteri dizinin de tam ortasında yer alıyor. Albay’la sık sık gerçek ya da hayali konuşmaları var Poyraz’ın.
Dizinin ruh hali de tıpkı Tutunamayanlar gibi… Kah kitaplardan bir bölüm okunuyor, kah şiirler… Ama her hafta mutlaka dizinin senaristleri araya edebiyatımızdan “parça koyuyorlar”…
Dizide Poyraz Karayel bir polis. Sevgilisi Ayşegül ise bir mafya babasının kızı. Ne Poyraz ne de Ayşegül tutunamamıştır, birbirlerini bulduklarında yaşadıkları aşk üzerinden tutunmaya çalışırlar hayata.
POYRAZ KARAYEL’in AŞIK OLDUĞU YAZARLAR. Bu haber ilginizi çekebilir
An gelir dizede Poyraz, Ayşegül’e “Oğuz Atay abim olsaydı keşke” bile der. An gelir Ayşegül, en sevdiği sayfayı açar okur ve işte tam o anda Poyraz Ayşegül’ü keserek kaldığı yerden ezbere okumaya başlar…
Ya o eczanedeki sahne. Dizinin edebiyat severler tarafından en unutulmazlarından. Poyraz iyice bunalmıştır. Ayşegül’le kavuşamıyorlar bir türlü. Eczaneye girer. Sonra ne mi olur? Ayşegül’ü bir tarifi bir anlatışı var eczacıya… Ne Orhan Pamuk kalır o anlatımda ne Oğuz Atay… hele yüzünü gözünü tarif ederken “Saçları Cemal Süreya” diyor ya…
Kitaplarla dolu bir ev Ayşegül’ünki. Ayşegül doktor. Bir bakıyoruz şiir defterinden okuyor Cemal Süreya’nın “Bende tarçın sende ıhlamur kokusu” dizesi ile başlayan şiirini… “Roman Okudum Seni Düşündüm”
Bende tarçın sende ıhlamur kokusu
Yürürüz başkentin sokaklarında
Bir nehir şu tutuk konuşan cumartesi
Üstünde iki yonga: Çarşamba, bir de cuma
Ayrılık lafları etme sevgilim
Önümüz Temmuz önümüz Ağustos nasıl olsa
Kolkola yürüyoruz tek tük öpüşüyoruz
Sonra ayrılıyoruz korkuyoruz da
Kimi zaman neden kalabalığın içinde duruyoruz da
Kimi zaman bir köşe arıyoruz en sapa
İşimiz mi yok, şu Akay’a sapalım istersen
İstersen garson girelim ilkyazın gazinosuna
Börekçi! diye bağır istersen şurda
Kısmet çıkar -sanırım- Emek’te oturan kıza
Abiler! Abiler! diye bir şey satayım ben
Mendilim kalmamış kağıt peçete yok mu çantanda?
Üç peseta gibi bir paraya dondurma yemiştim
Madrid’te yemiştim, ve çatılardan kanguru akıyordu
Londra’da
Seversin mi beni, doğru söyle ama? – Sigara?
Ne eflatun etin var, yanarca mı yanarca
İnan Selimiye’nin minareleri gibisin
Her seferinde başka yoldan çıkılır nirvanaya
Cam ekrandaki “tutunamayanlar” edebiyat ve kitap tutkunları tarafından keyifle izleniyor.