Oya Baydar Yazarlarevi Cinayeti romanı ile okurlarla buluşuyor

Oya Baydar’ın yeni romanı ‘Yazarlarevi Cinayeti’ çıktı.

Oya Baydar Yazarlarevi Cinayeti romanı ile okurlarla buluşuyor. Oya Baydar’ın yeni romanı “Yazarlarevi Cinayeti” Can Yayınları tarafından yayımlandı. 

Oya Baydar’ın Yazarlarevi Cinayeti romanı tanıtım bülteni: 

Yeni bir edebiyat sesi bulmak… Peki ne pahasına?

Oya Baydar’dan yazmak, yazarlık, edebiyat dünyası ve zamanın insanları da, mekânları da, edebiyatı da öğüten gücü üzerine bir roman.

Edebiyatına eşik atlatmak için yeni bir “ses” bulma peşinde tehlikeli sulara açılan ünlü bir yazar. Hayatında yeterince bağ kuramadığı babasını ölümünden sonra anlamaya, yazdıklarının izini sürerek ardında bıraktığı gizemi aydınlatmaya çalışan bir evlat. “Büyük yazar”a hayran edebiyat tutkunu gençler. Bir zamanlar edebiyatçılara ev sahipliği yapmış ama zamanın acımasız tokadını yiyip kimliğini kaybetmeye başlamış bir ada…

Oya Baydar, gizem ve merak unsurlarıyla harmanladığı romanında yazma tutkusunu, yazarlık hevesini, yazarın “vasat”ı aşma kaygısını, günümüz dünyasında edebiyatın metalaşmasını, ses-söz-yazı ilişkisini irdeliyor.

Babam bizi bırakıp gittikten sonra Ada’yı da evi de orada geçirdiğim mutlu çocukluk anılarını da silmiştim aklımdan. Öyle sanıyordum. Demek ki silememişim, sadece bastırmışım, bilinçdışının en karanlık dehlizlerine itmişim ki şimdi Ada’nın bahar kokularıyla birlikte o duygular da birer birer çıkıyor saklandıkları geçmiş zaman mezarlarından.

Oya Baydar hakkında 

1940’ta İstan­bul’da doğ­du. Not­re Da­me de Si­on Fransız Kız Li­se­si’nin son sınıfında yazdığı Allah Çocukları Unuttu adlı genç­lik romanı ne­de­niy­le ne­re­dey­se okul­dan atı­lı­yor­du.

1964’te İÜ Sos­yo­lo­ji Bölü­mü’n­ü bi­tir­di. Aynı yıl bu bölüme asis­tan ola­rak gir­di. “Türki­ye’de İş­çi Sınıfının Do­ğu­şu” ko­nu­lu dok­to­ra te­zi­nin Üni­ver­si­te Pro­fe­sörler Ku­ru­lu ta­rafından iki kez red­de­dil­me­si üze­ri­ne öğ­ren­ci­ler olayı protes­to için rektörlüğü iş­gal et­ti­ler. Bu olay üniversiteden ayrılmasına yol açtı.

Da­ha son­ra An­ka­ra Ha­cet­te­pe Üni­ver­si­te­si’ne sos­yo­lo­ji asistanı ola­rak gir­di. 1971’de­ki 12 Mart As­ke­rî Müda­ha­le­si sırasında, TİP ve TÖS üye­si ola­rak sos­ya­list kim­li­ği ne­de­niy­le tu­tuk­landı ve üni­ver­site­den ayrıldı. Yeni Ortam, Politika ga­ze­te­le­rin­de köşe yazarlığı yaptı.

12 Eylül sı­ra­sında yurtdışına çıktı. 1992’ye ka­dar 12 yıl Al­man­ya’da sürgünde kaldı. Bu­ra­da, sos­ya­list sis­te­min çöküş süre­ci­ni yakından ya­şadı. 1991’de yazdığı Elveda Alyoşa adlı öykü ki­tabıyla Sa­it Fa­ik Hikâye Arma­ğa­nı’nı, 1993 yılında da Kedi Mektupları adlı ro­manıyla Yu­nus Nadi Ro­man Ödülü’nü aldı.

Türki­ye’ye dönüşünde Ta­rih Vakfı ve Kültür Ba­kanlı­ğı’nın or­tak yayını olan İstanbul Ansiklopedisi‘nde re­daktör ve Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi‘nde ge­nel yayın yö­net­me­ni ola­rak çalıştı.

Sıcak Külleri Kaldı ro­manıyla 2001 yılı Or­han Ke­mal Ro­man Arma­ğanı’nı, Erguvan Kapısı‘yla da 2004 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü’nü aldı. Romanları 38 dilde yayımlandı. Hiçbiryer’e Dönüş‘le 2011 Carical Akdeniz Kültürü Edebiyat Ödülü’nü, Sıcak Külleri Kaldı ile 2016 Fransa-Türkiye Edebiyat Ödülü’nü kazandı.

Kenan Kaldan
Kenan Kaldan
Ortaokul yıllarında gazete bayisinde çalışırken çok fazla çizgi roman ve gazete okuduğu için işten atılmış. Çizgili kağıt sevmeyenlerden. Birikmiş notlarını, günlüklerini kitaplaştıracağı günü heyecanla bekliyor.
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.