Yaşar Kemal okurlarının davasından nasıl kurtuldu

18.10.2016
A+
A-

Yaşar Kemal okurlarının davasından nasıl kurtuldu? Bir Ada Hikayesi dörtlemesi nedeniyle okurları Yaşar Kemal’i dava edeceklerdi. Birbirinden güzel eserleri bize bırakıp, aramızdan ayrılalı henüz bir yıl olmadı. Yaşar Kemal’in eserlerini okumak kadar ona dair anıları da dinlemek, izlemek ayrı bir keyif.

Arif Keskiner, Yaşar Kemal ile olan dostluğunu, anılarını kaleme aldığı Binbir Renk Binbir Çiçek adlı kitabında ilgi çekici olayları anlatıyor. Gençlik yıllarından beri tanıştığı Yaşar Kemal’in kendisinde bıraktığı izleri okurlarla paylaşıyor.

Arif Keskiner, Yaşar Kemal’li Anılar alt isimli kitabında yazdığı dikkat çekici olaylardan biri de Yaşar Kemal’in okurları tarafından dava edilmek istenmesine dair olanı…

arif_keskiner

Aşağıdaki satırlar Binbir Renk Binbir Çiçek’ten, o anıya ait cümleler:

Herkesin sabırsızlıkla “Bir Ada Hikayesi”nin sonuncusunu bekle­diği günlerin birinde, Yaşar Abi İstiklal Caddesi’nde tek başına yü­rüyor, acelesiz. Sağda solda restore edilmiş binaları seyrediyor. Ol­dukça da mutlu bir gününde.

Birden, kalabalık bir grup etrafını sarıyor. Neler olduğunu anla­maya çalışıyor Yaşar Abi. Bir genç kız öne çıkıyor ve soruyor:

“Siz Yaşar Kemal misiniz?”

“Evet. Yaşar Kemal’im!”

Bunun üzerine genç kız arkadaşlarına dönüyor: “Ben size demedim mi o Yaşar Kemaldir diye.” Sonra, öfkeyle ve tonu yükselen bir sesle şöyle diyor: “Sizi mahkemeye veriyoruz. Biliyor musunuz?”

Çok şaşırıyor Yaşar Abi.

“Hayır, bilmiyorum. Ben size ne yaptım ki?” diyor suçluymuş gi­bi; biraz ürkek ve biraz da çekingen. Gerçekten de bu kızlı erkekli kalabalığı ilk defa görüyor. Sonra biraz kendini toparlayıp soruyor:

“Sizinle tanışıyor muyuz?”

“Tabii tanışıyoruz” diyor genç kız.

“Peki nereden? Söyleyin bakalım.”

“Nereden olacak, kitaplarınızdan!” diyor kız, daha bir öfkeli. “Ne olmuş kitaplarıma?”

“Daha ne olacak. ‘Bir Ada Hikayesi’nin dördüncü cildini hâlâ yaz­madınız.

Nerdeyse altı yıl oldu. Hâlâ sizden bir ses yok. Beklemek­ten bıktık. Ve bizler böyle bir karar aldık. Sizi mahkemeye vereceğiz.”

“Yapmaym, etmeyin çocuklar” diyor Yaşar Abi. “Vallahi billahi yazıyorum. Bana biraz daha zaman verin. Yazıyorum.”

Bir gün ziyarete gittiğimde Yaşar Abiden olayı dinleyince sordum:

“İnandılar mı bari?”

“Ben söz veririm de inanmazlar mı?”

“Peki, kaç sayfa yazdın?”

“300 sayfa.”

“Onlar senin sayfalarının kaç satır olduğunu nereden bilsinler ki? “Ne olmuş sayfalarıma?”

“Aman be Yaşar Abi” dedim. “Ben senin bir sayfaya kaç satır yaz­dığını bilmez miyim.”

“Nasıl yazıyormuşum? Sen söyle bakayım”

“Abiciğim, sen kitaplarını elle yazarsm bir kere.”

“Evet, doğru. Çoğu insan da öyle yazar. Sen de elle yazmıyor mu­sun? Ne olmuş elle yazınca?”

“Ama sen, bir sayfaya beş satır yazarsm be abi.”

“Ben öyle yazmıyorum artık. İstiyorsan kalk bak. Yazdıklarım masamın üstünde. Hadi hadi. Git de bak.”

Oturduğum koltuktan yavaşça kalktım. Gerçekten de yazı masa­sının üstünde elle yazılmış 320 sayfa öyle duruyor. Doğru. Yaşar Abi yazı şeklini değiştirmiş belli ki. Her sayfa bir kitap sayfası gibi.

Düşündüm de, demek ki Yaşar Abiyi çalışırken görmeyeli olduk­ça uzun zaman olmuş.

“Tamam işte. Kitap bitmiş, abi. Bir cilt için bu kadar sayfa yeter” diyorum.

“Hayır. Yetmez. Onun özerinde daha çok çalışmam lazım. Daha çok işi var”

Yavuz Rençberler
Yavuz Rençberler
724kultursanat.com ‘un kurucusu. Gazeteci, televizyon programcısı, iletişim danışmanı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV mezunu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ödülü sahibi. Mesleğinin verdiği refleks ve pratiklikle kültür sanat alanında olanları değerlendirmeye paylaşmaya çalışıyor. İçinde insan olmayan kitaba, içinde kitap olmayan insana inanmıyor. İnsanın yazılmamış sayfalarının yazılanlardan daha çok olduğuna inanıyor. İletişim: yavuz@724kultursanat.com
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.