Frida Kahlo’nun eşyaları müzede

Frida Kahlo’nun eşyaları 60 yıl sonra bile dikkat çekiyor. Meksikalı ressam bu yüzyılda eserlerinin önüne geçen bir popüler kültür ikonu haline gelsede onun hayata karşı duruşu ve değerleri hiç bir zaman önemini yitirmedi. Mücadeleci ruhu, feminist dünya görüşü, portreleri ve aşklarıyla dikkat çeken Frida Kahlo, geçen zamana rağmen unutulmak yerine daha da popüler hale geldi.

Hür ünlü kişinin olduğu gibi Frida Kahlo’nun hayatına dair çeşitli eşyalar hayranlarının ilgisini çekiyor. Frida Kahlo’nun eşyaları 50 yıl boyunca evinin banyosunda kapalı tutuluyordu. Ressam 13 Temmuz 1954’de hayata 47 yaşında veda ettikten sonra kocası Diego Rivera böylesine bir koruma ya da saklamayı seçmişti.

Banyoda 300 parça eşya 

Yaklaşık 300 parça eşya Mexico City’de yaşadığı evin küçük banyosunda 50 yıl kapalı kaldı. Diego Rivera’nın da ölümünün üzerinden 15 yıl geçince yani 2004 yılında Frida Kahlo Müzesi kuratörleri banyonun kapısının kilidini kırarak açtılar.

Bu küçük banyoda Frida Kahlo’ya ait öylesine değerli eşyalar vardı ki; onlarca elbise ve çorap, güneş gözlüğü, saç aksesuarları, bir pelerin ve şeritler hatta bir protez bacak dahi oradaydı. Çoğunun üzerine boya sıçramıştı. Çoğu elle tamire ihtiyaç duydu ancak ipekler hala parlaktı.

Eşyaların çekimi için özel fotoğrafçı geldi

Miyako Ishiuchi adlı Japon fotoğraf sanatçısı müzenin daveti üzerine 2011 yılında Frida Kahlo’nun eşyalarını fotoğrafladı. Frida Kahlo’nun eşyaları korunmaya çalışılsa da fotoğraflanarak, müzeye gelemeyenlerin de ilgisine sunuldu.

Frida Kahlo henüz 6 yaşındayken babasıyla yaptığı bir yürüyüş sırasında ağaç köklerine takıldı düştü. Çocuk felci ve topal kalmasının ardından Ona artık ‘Tahta bacak Frida’ diyorlardı.

Acılarla dolu bir kaderi vardı. 18 yaşında geçirdiği otobüs kazasında hemen herkes ölürken o yaralı kurtuldu. Kazada bir demir çubuk sol kalçasından girip leğen kemiğinden çıkmıştı. Bunun yanı sıra vücudunda çeşitli kırıklar vardı. Bu kaza Onun bütün hayatını değiştirdi. Pelvis ve omurgasından 30’dan fazla ameliyat oldu. 47 yaşına kadar süren acı dolu ameliyatlar ve korseler, metal desteklerle hayatını sürdürdü.

Demir korselere bağlı hayat

Aylar boyu yatağa mahkum kaldı. Kırıklar nedeniyle uzun bir süre vücudunun büyük bir kısmı alçıdaydı. Alçı çıkarıldığında ise 5 ay boyunca demir korselerle vücudu desteklendi.

Ailesi iyi vakit geçirebilmesi için ona tuval ve boya hediye etti. Yatağında resim yapmaya başladı. Resme acılarını hafifletmek için başladığını söyledi. Kendisini görebilmek için yatağının üstüne bir ayna koydurdu. O aynaya bakarak otoportreler yaptı. İlk çalışması kadife elbiseli otoportresi oldu.

İki yılın ardından yeniden ayağa kalkmayı başardı. Dönemin ünlü ressamı Diego Rivera ile tanıştı. Ona resimlerini gösterdi ve aralarında uzun sürecek olan fırtınalı bir aşk başladı.

Sergisine yatağıyla gitti

1950’li yıllara gelindiğinde sağlık durumu daha da kötüleşmişti. Omurgasındaki sorunlar nedeniyle 9 ay hastanede yattı. 1953 yılına gelindiğinde hayat Frida için pek de cömert sayılmazdı. Yurtdışında sergiler açmış bir ressam olarak ülkesindeki ilk sergisini o yıl gerçekleştirebildi. O dönem yataktaydı ve kesinlikle çıkmaması gerekiyordu. Ancak Frida’nın, kendi ülkesindeki ilk sergisinin açılışını kaçırmaya hiç de niyeti yoktu. Madem yataktan çıkamıyordu, o halde yatağı ile sergiye giderdi. Aynen öyle yaptı. Ancak birkaç ay sonra sağ bacağını kaybetti.

Koltuk değnekleri ve proteziyle yürümeye başladı. Kendi kıyafetlerini canlı renklerle tasarlayarak kaderin getirdiği bu kara renkleri örtmeyi tercih etti. Bu da ona ayrı bir üslup kattı. Kapalı banyodan çıkan güneş gözlüğü, özel ayakkabıları, kendisinin boyadığı kül tablası ve başka eşyalar… Ancak kullandığı korseleri kendisi boyadı. Biri daha yüksek topuklu ayakkabının rengini kendisi seçti. Protez bacağındaki renkler bile canlıydı. O hiç bir zaman hayatı renksiz algılamadı. Ne resimlerinde ne de aşklarında renksizlik yoktu. Hep bir coşku ve heyecan, sonunda acılar olsa da hep coşku ve heyecan vardı Frida Kahlo’nun yaşadıklarında.

Evi müze yapıldı

Eserlerinden daha çok yaşadığı zor hayat ve verdiği ideolojik mücadele dikkat çekti. Sekiz yıl süren çalışma ile müze haline getirilen evinde bu eşyalar sergileniyor. Meksika’da bulunan ünlü “La Casa Azul – Mavi Ev”e, her sene dünyanın dört bir yanından Frida hayranları ziyarete geliyor.

Frida Kahlo’nun aşkını ve acılarını tuvale aktarış tutkusu ve ilham kaynağı olduğu kişiler bugün hâlâ ilgi çekiyor. Sanatçının filme de alınan hayatının kuşkusuz en önemli tanığı üzerinde hayli zaman geçirmek zorunda kaldığı yatağı.

Frida Kahlo’nun eşyaları Vogue Meksika işbirliği ile hazırlanan “Appearances Can Be Deceiving: The Dresses of Frida Kahlo” (Görünüş Aldatıcı Olabilir: Frida Kahlo’nun Elbiseleri) adlı sergide ilk kez gösterilmişti.  Kemerli korseler ile sanatçının kırık omurgasına ve ince sağ bacağına destek için kullandığı özel ayakkabılar serginin en çok ilgi duyulan bölümlerinden.

Sanatçının talihsizliklerle dolu yaşamına rağmen, giydiği kıyafetler, kullandığı aksesuarlar ve katıldığı davetlerdeki sıra dışı duruşu, bugün hâlâ Madonna gibi pop yıldızlarından, moda dünyasına yön veren dünyaca ünlü tasarımcılara kadar birçok öncü sanatçıyı etkilemeye devam ediyor.

Frida, 13 Temmuz 1954’te akciğer embolisi nedeniyle hayatını kaybettiğinde henüz 47 yaşındaydı. Geride 55’i otoporte olmak üzere 143 tablo bıraktı.