Şehir Düştü İstanbul kuşatması altındaki aşkın romanı

Tarihi aşk romanı sevenlere Şehir Düştü romanı geliyor. Naci Adıgüzel romanı ile okurları 1453 Konstantinopol kuşatması günlerine götürüyor.

Şehir Düştü İstanbul kuşatması altındaki aşkın romanı, raflarda yerini alıyor. Naci Adıgüzel’in romanı Şehir Düştü, 13 Kasım’da okurlarla buluşuyor. Tarihi içerikli roman severlerin keyifle okuyacakları roman, okuru 1453’e götürüyor. Roman h2O Kitap tarafından yayınlandı.

Tarihin dönüm noktası bir kuşatma sırasında derin ve sarsıcı bir aşk yaşanıyor. Bir yanda kuşatma, bir yanda Konstantinopol içindeki sıkıntılar bir yanda aşk.

Naci Adıgüzel romanında, Konstantinopol kuşatması sırasında şehir içinde yaşananları anlatıyor. Bizans’a yıllarca başkentlik yapmış Konstantinopol, büyülü büyülü aşklara da başkentli ediyor.

Kuşatmaya Bizans gözüyle bakış

Şehir Düştü, aynı zamanda Türkiye’de, 1453 kuşatmasını, Bizans’ın içinden ve Bizanslılar’ın gözüyle anlatan bir roman olması nedeniyle bir “ilk” olma özelliği taşıyor.

Kurgusal boyutu bir tarafa bırakılacak olursa, Şehir Düştü’nün, sadece önemli ölçüde gerçekleri yansıtması nedeniyle değil, aynı zamanda 1453 yılındaki kuşatma savaşını kaybedenleri anlama ihtiyacına da karşılık geliyor.

Bir fetih romanı değil

Şehir Düştü bir fetih romanı değil. Savaşı anlatıyor. Ancak savaştan daha çok, toplumsal değerleri önemsemeyen ve başka bir dünyanın hayalini kuran genç bir kadınla, bu kadına aşık iki Bizanslı erkeğin hikayesini okura sunuyor.

Surların iki tarafındakilerin kendi içlerinde yaşadıkları gerilimleri ve İmparator Konstantin’in hüzünlü yalnızlığı satırlara yansıyor.

Bu bağlamda “Şehir Düştü”, 1452-1453 yıllarının İstanbul’unun havasını okurlara ulaştırıyor.

Romanda uzun betimlemeler yok.  Deyim yerindeyse “hikayenin kendisini anlatmasına izin veren” bir üslup ve anlatım var.

Ayrıca kitapta, taraflardan herhangi birini aşağılayıcı bir dil kullanmaktan kaçınılmış.

Şehir Düştü romanının konusu

Hikayenin başlangıcı şöyle: Yıl 1054. Papa IX. Leo’nun gönderdiği 3 kişilik heyet Ayasofya Kilisesi’nin mihrabındalar. Papanın, onun otoritesini tanımayan Ortodoks Konstantinopol kilisesini aforoz ettiğini belirten aforoz bildirisini mihraba bırakırlar. Böylece Ortodoks-Katolik çatışmasının fitili ateşlenir.

398 yıllık bir sıçramayla 1452 yılına gelinir. İmparator Konstantin yaklaşan Türk kuşatmasına karşı Batı’dan yardım alabilmenin derdindedir. Halkın çoğunluğunun muhalefetine rağmen Katolik kilisesiyle kiliselerin birleşmesi anlaşmasını imzalar.

İki toplum arasında yüzyıllar süren nefretten sonra birleşme töreni 1452 yılının aralık ayında Ayasofya’da gerçekleştirilir. Ancak daha çok keşiş Gennadius’a kulak veren halk çoğunluğu bu birleşmeyi kabul etmez.

İki erkek arasında kalan genç kadın

İmparator Konstantin yalnızdır. Bakanları arasında görüş birliği yoktur. Bizans’ın 2. Önemli adamı Lukas Notaras birleşmeye karşı çıkmaktadır. Papa yardım olarak önce 200 kişilik bir okçu birliği, daha sonra da Ceneviz komutan Giustiniani’nin komutasında 700 kişilik bir birlik gönderir. Gönderilen birlikler şehirdeki birleşme yanlılarının sayısını az da olsa artırır.

Romanın kahramanlarından Alexius, çocukluğundan beri tanıdığı Celena’ya delicesine aşık Bizanslı bir askerdir. Ancak Celena, toplumsal ahlak kurallarını ve dini değerleri fazla önemsemeyen, daha da önemlisi, babasından dinlediği öyküler nedeniyle Latinlerden nefret eden genç bir Bizanslı kadındır.

Batıdan gelecek yardım konusunda Alexius’la yaşadığı görüş ayrılığından başka, Celena’nın Konstantinopol’deki hayatı sıkıcı bulması ve başka bir hayatın özlemini çekmesi iki sevgilinin arasını bozar.

Celena daha sonra Leander’le tanışır. Hayatının 11 yılını Venedik’te geçirmiş, eğitimli ve Batılı bir insan olan Leander’le Celena arasında yakınlaşma başlar. Ne var ki Celena Leander’den hoşlansa da aklı hala Alexius’tadır.

Konstantinopol’de yaşananlar

Yardım için gelen Ceneviz ve Venediklilerle Ortodokslar arasındaki gerilim savaş sırasında da sürer. Şehri savunanların sayısı 8.000’in altındadır. Osmanlı tarafındaki asker sayısı ise sayılamayacak kadar çok.  Bu arada Osmanlı tarafında çok sayıda Hıristiyan asker olduğu gibi şehri savunanların arasında Türkler de vardır.

Savaş uzadıkça şehirde karaborsa ve kıtlık başlar. Gayrimenkul fiyatları ise sürekli düşer. Zengin sınıftan insanlar evlerini ve bağlarını satarak şehirden kaçmaya hazırlanırlar.

Savaşta tarafsız bir tutum takınan Pera’da yaşayan Cenevizlerse savaşın başından sonuna kadar ikili oynayarak şehrin içinden Türk karargahına, Türk karargahından Bizansın içine haber taşırlar.

Bizans ordusunun komutası efsane Cenovalı komutan Giustiniani’dedir. Son derece profesyonelce savaşarak, savaşın başından sonuna kadar bütün Bizans savunması için moral kaynağı olan Giustiniani ile ondan nefret eden Lukas Notaras arasında zaman zaman yumruklaşmaya varan gerilimler yaşanır.

Ortak bir amaç için savaşıyor olsalar da Venediklilerle Cenevizlerin arası da iyi değildir. Onlar da tarihsel rekabet nedeniyle birbirlerinden nefret etmektedir.

Kuşatmanın stratejileri roman sayfalarında

İmparator Konstantin, Venediklilerle Cenevizler, birleşme yanlılarıyla karşıtları, Lukas Notaras’la Giustiniani arasındaki gerilimleri yatıştırmak, herkesi ortak bir amaç için seferber etmek ve Bizanslı askerlere cesaret aşılamak için elinden gelen her şeyi yapar ve son dakikaya kadar kahramanca savaşır.

Türk tarafında da birbirinden nefret eden ve ötekinin başarısızlığına oynayan iki fraksiyon vardır.

Başını Çandarlı Halil Paşa’nın çektiği Türk kökenli yöneticilerle, başını Grek(bir görüşe göre Sırp) kökenli Zağanos’un çektiği Hıristiyan kökenli yöneticiler arasında amansız bir iktidar mücadelesi sürmektedir.

Fatih de sırtını büyük ölçüde Hıristiyan kökenli yöneticilere dayamakta, divan toplantılarında sürekli onlardan yana tavır koymaktadır.

Zaman zaman, savaşa, yaşanan trajediye rağmen aklı hala Celena’da olan Alexius’un gözünden bakan kitap, nihai taarruzun gerçekleştiği ve şehrin düştüğü 29 Mayıs sabahı şehir içinde yaşananların anlatıldığı final bölümüyle sonlanır.

Editör: Serdar Tunatürk

Yavuz Rençberler
Yavuz Rençberler
724kultursanat.com ‘un kurucusu. Gazeteci, televizyon programcısı, iletişim danışmanı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV mezunu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ödülü sahibi. Mesleğinin verdiği refleks ve pratiklikle kültür sanat alanında olanları değerlendirmeye paylaşmaya çalışıyor. İçinde insan olmayan kitaba, içinde kitap olmayan insana inanmıyor. İnsanın yazılmamış sayfalarının yazılanlardan daha çok olduğuna inanıyor. İletişim: yavuz@724kultursanat.com
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.