Kitap fuarında çınarsız Hüseyin Avni Dede

Yavuz Rençberler
724kultursanat.com ‘un kurucusu. Gazeteci, televizyon programcısı, iletişim danışmanı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV mezunu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ödülü sahibi. Mesleğinin verdiği refleks ve pratiklikle kültür sanat alanında olanları değerlendirmeye paylaşmaya çalışıyor. İçinde insan olmayan kitaba, içinde kitap olmayan insana inanmıyor. İnsanın yazılmamış sayfalarının yazılanlardan daha çok olduğuna inanıyor. İletişim: yavuz@724kultursanat.com

Hüseyin Avni Dede, Beyazıt’taki tarihi çınar altının sembollerinden. 37. İstanbul Kitap Fuarı’nda küçük bir tezgah açan Hüseyin Avni Dede, şiir kitaplarını ve akerdeon kartpostallarını satıyor.

Hüseyin Avni Dede’ye 37. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda rastladım. Söze direkt böyle başlayayım. Onu tanıyanlara anlatmaya gerek yok. Ancak tanımayanlar için bir kaç küçük bilgi vereyim. 

Tarihi Beyazıt Çınaraltı’nda kendisi de tarihi bir kişiliktir. Eski para, gümüş yüzük, kartpostal ve çeşitli objeler satan Hüseyin Avni Dede, şairdir. “Şiir alıp şiir” satar diyeceğiz ama tam öyle değil. Sadece şiir satar. Şiirlerini kendisi bir kitap halinde bastırmıştır. 

Sahaflar Çarşısı’nın Beyazıt Meydanı giriş kapısı tarafında yer alan çınarın altında gri-beyaz uzun sakalanı sıvazlayarak duran Hüseyin Avni Dede, kendi deyimiyle “yarım asırlık bir ağaç gibi”… Yaşı 50’den yukarı elbette. Sırtını dayadığı, gölgesinde oturduğu tezgah açtığı çınar ağacına atıfta bulunarak, Beyazıt meydanındaki kişisel ‘esnaflık’ tarihini anlatıyor “yarım asırlık bir ağaç gibi” diyerek.  

Onu kitap fuarında görünce şaşırdım. Daha önce bir kaç kez otobüs durağında karşılaştığımda “Dede seni durakta görmek bana tuhaf geldi. Çınar ağacın nerede?” diye sormuştum. Onu hep çınar ağacıyla kafamda resmettiğimi hatırladım birden. Dede, yine çınar ağaçsız bir şekilde karşıma çıkmıştı. 

Elimde olsa bir çınar ağacını getirip onun arkasına yerleştirmek istedim yine. Çıplaktı sanki öyle, çınarsız. 

Sahaflar için ayrılan küçük koridorda bir tezgahta duruyordu. Bir sahaf dostunun tezgahının içinde kendisine bir metre karelik alan “tahsis etmiş”. Sakalını her zamanki gibi sıvazlıyor, gelen gidene bir şeyler satmaya çalışıyordu…

Çınarın nerede?

Aslında sattıkları ile değil dış görüntüsü ile dikkat çekiyor her zamanki gibi. Parmağında iri yüzükler, kirli gri-beyaz kül rengine dönen belinden aşağı uzayan sakalıyla kitaplardan daha ilgi çekici bir “kapağı” ile fuarın en ilgi çekici “kişisiydi” … İmza günü yoktu, imza isteyen yoktu, kuyrukta bekleyen yoktu… Çınar ağacı yoktu… yoktu da yoktu. 

“Dökülüyor be artık sakallar” diyor. Merak etme be Dede, kökü sende çıkar, diye karşılık veriyorum. Benim kurduğum cümleyi tekrarlayarak devam ediyor “Kökü bende kökü bende çıkar tabii” gülüyor. 

Küçük tahta bavul gibi duran tezgahına göz atıyorum sohbet ederken. Kapağında kendi fotoğrafının olduğu şiir kitapları… “İstanbul’un İmgesi Beyazıt’ın Simgesi” , “Tek Şekerli Çınaraltı” , “Şairler Üzülmesin”… Birkaç çizgi roman… Ve inavosyon ürünü “akerdeon kartpostal”… 

Beyazıt’taki tarihi çınar altının sembolü şair Hüseyin Avni Dede, 37. İstanbul Kitap Fuarı’nda tezgah açtı.

2 TL’lik akerdeon kartpostal

Genellikle turistlere satılan o uzun kartpostal katarını kim bilmez ki? Genellikle turistler için hazırlanan manzara ya da mekan kartpostallarının ard arda eklenerek oluşturulduğu  “akerdeon albümün” mini boyutunu film artistlerinin fotoğraflarıyla yaptırmış. Artist fotoğraflarının arkasında ise kendi şiirlerinden mısralara yer vermiş. Hediyesi 2 TL. 

Satışlar nasıl? diye soruyorum. Öylece bakıyor önce sonra anlatıyor: “5 TL’nin üstüne çıktı mı fiyatlar, satamıyorsun. Bak burada eski kitaplar var. 5 TL. Millette para kalmadı. Pahalı geliyor. Biz de böyle 2 TL’lik bir şey yaptık. Eski film artistlerinden… Satılıyor. Ekmek çıkıyor.” 

Kısa kesmeye çalışıyor alışveriş konusunu. Başka şeylerden konuşmak istiyor belli ki… Ben bir şey demeden o devam ediyor:”Fuar açıldığından beri burdayım. 10 Kasım’da Atamız’ı burda andık. Vallahi şurda hep birlikte saygı duruşunda bulunduk. Sıcak be… Bak terliyorum biraz. Yünüm fazla tabii (sakalını sıvazlıyor o arada, benim saçsız başıma kaçamak bakarak söylüyor bunu, gülüyor).”

İstersen Tarık Akan’lısı var

Genç kızlar uğruyor o arada tezgaha. Kızlar anlamaya çalışıyorlar küçük akerdeon kartpostalları. Hüseyin Avni Dede, anlatıyor “Bak böyle aç, böyle katla… arkasında şiirlerim var. İstersen Barış Manço’lu olan var. İstersen Tarık Akan’lı…İstersen Adile Naşit’li… Hangisinden istersen. 2 TL.”

İstanbul Kitap Fuarı’nda 1 metre karelik alanı ‘işgal’ eden Hüseyin Avni Dede’nin onu tanıyanların, iki muhabbet edenlerin gönlünde, hafızasındaki yeri kaç metre karedir? “Çorbası için iştigal” eden işgalci değil, belki biraz isyankar ama sessiz… Ona bakarken düşünüyorum, 37’incisi düzenlenen kitap fuarında yeri burası mı olmalı? Fuarı düzenleyenler bu sembol insanı alıp bir kaç saat dahi olsa söyleşi düzenleseler ve deseler “İşte bu adam tek şekerlidir, çınar altıdır, Beyazıt meydanıdır, Sahaflar Çarşısı’dır…” 

“Eyvallah” diyerek birbirimize ve “Bir dahakine çınarınla gel” diyerek… “Çay da yok bak burda” notunu düşerek… 2 TL’lik akordeon kartpostallarına dönüyor yüzünü Hüseyin Avni Dede. 

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.