Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin’e evrensel bir roman

Ayfer Gürbüz
Edebiyat ve şarkılar onun için hayatın ta kendisi. Romanlara vurgun. Şarkılara sürgün. Kitaplardaki ruhların, şarkılardaki notaların peşinde. Aynı zamanda iki de evladın… İletişim: alesperler@gmail.com
25.12.2018
A+
A-

Stefan Zweig eseri “Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin’e” evrensel bir roman. Stefan Zweig hayranı olarak “Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin’e” adlı eseri okudum. Romanda neler anlatılıyor?

Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin’e her döneme dair evrensel bir Stefan Zweig eseri.

Stefan Zweig hayranı olarak “Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin’e” adlı eseri okudum.Yazar, Fransız reformist Jean Calvin’in diktatörlüğünün hüküm sürdüğü XVI. yüzyıl Cenevre’sini anlatıyor.

Öyle bir roman ki tekrar tekrar okunup, her seferinde farklı satırların çizilebilir. Evrensel nitelikli bir eser “Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin’e” . 

Stefan Zweig’ı bilmeyenler için ya da daha doğru bir ifade ile onun hayatını merak edenler için kısa bir hatırlatma ile başlayalım.

Stefan Zweig ve eşi birlikte intihar ederek ölmüşlerdi.

Stefan Zweig eşiyle intihar etti

Stefan Zweig 1881’de Viyana’da doğdu. Avusturya, Fransa ve Almanya’da öğrenim gördü. Savaş karşıtı kişiliğiyle dikkat çekti. 1919-1934 Yılları arasında Salzburg’da yaşadı. Nazilerin baskısı yüzünden Salzburg’u terk etmek zorunda kaldı.

1938’de İngiltere’ye, burada bir yıl kaldıktan sonra New York’a gitti. Birkaç ay sonra da Brezilya’ya yerleşti. Çevirilerle tanınan Zweig ilk şiirlerini 1901’de yayımladı. Çok sayıda deneme, öykünün yanı sıra büyük bir ustalıkla kaleme aldığı yaşam öyküleriyle de ünlüdür.

Psikoloji ve Freud’un öğretisine duyduğu yoğun ilgi, derin karakter incelemelerinde ifade bulur. Avrupa’nın içine düştüğü siyasi durum ve baskılara dayanamayarak 22 Şubat 1942’de Brezilya’da ikinci eşiyle birlikte intihar etti.

Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin’e her döneme dair evrensel bir Stefan Zweig eseri.

Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin’e romanına dair

Hakikati aramak ve onu kendi düşündüğü gibi ifade etmek asla suç olamaz. Sebastian Castellio (1551) 

Katolik kilisesini düzeltmek, arındırmak ve eski haline getirmek isteyen teologlar, arzu ettikleri dini Katolik kilisesinin içinde bulamayınca iş yapmaktan çok yıkmaya evrilir.

Cenevre’de bu işin başı yapıcı olmaktan uzak olan öfkeli yumruklarıyla eski yasları parçalamış fakat yıkıntılar karşısında aciz kalmış rahip Farel’dir.

Avrupa’nın bu kavşağında iyi bir eğitim almış, zamanın gereklerini kavrayan, protestan doğmaya Institutio Religionis Christianae’yle (Hıristiyan Dininin Bağlayıcı İlkeleri) yaratıcı bir plan tasarlayan Calvin’den Cenevre’nin ruhani liderliğini üstlenmesini ister rahip Farel.

Calvin’den kendisinin yetersiz kaldığı reform hareketleri tamamlamasını ister.

Diktatörlükler güce muhtaçtır

Hiçbir diktatörlük, güç olmaksızın düşünülemez ve ayakta kalamaz.

Emir vermek isteyen cezalandırma yetkisine sahip olmalıdır.

Calvin’in kuralları ortaya çıkınca, Cenevre asilleri calvin’in gitmesini sağlar. Sürgün, hapis, aforoz büyük bir dünya devrimcisi için asla engel oluşturmaz.

Kitleler tarafından ilahlaştırılmak için geçmişte mağduriyete uğramış olmak gerekir. Reformla Katoliklik yıkılmış ve yerine yenisi konmadığı için kaos yaşayan Cenevre şehri, kayıtsız şartsız Calvin’in şart koştuğu “discipline” razı gelir.

Yumuşamış ve uysallaşmış olan şehir yoğrulmaya hazır çamur gibi Calvin’in ellerindedir. Otoritesini derinleştirir. Calvin’den habersiz kuş uçmaz tabiki kendi onayı olmadan kitap basımını yasaklar.

Halkın özgürlük duygusunu kırar. Yasaklar ağını öyle küçük ilmeklerle örmüştür ki serbest kalmak mümkün olmamalı ve herkes kendini mütemadiyen  suçlu hissetmeli.

Otoriteden sürekli korku oluşmalı

Her şeyi bilen otorite karşısında sürekli korku oluşmalıdır.

Calvin’in  Cenevre’ye  geldiği sıralarda Castellio Calvin’i inanç özgürlüğünün temsilcisi olarak görür. Calvin’in öğretilerinin gelecekteki misyonerleri için hazırlanan öğrenci yurdunda kalır ve Cenevre’deki bir okula öğretmen olarak atanır.

Genç teoloğun aklında İncil’in tümünü bir kez daha Latince’ye ve bir kez daha Fransızca’ya çevirmek.

Calvin’in rızası olmadığı için kitap basılmaz. Zira akrabalarından birinin Fransızca İncil çevirisine ön sözü bizzat yazmıştır. Bu ne cürettir. Basılmasına, istediği yerleri düzeltmek koşuluyla izin verir. Kabul etmeyen Castellio’nun görevine son verir ve Cenevre’den uzaklaştırır.

Her İspanyol’da biraz Donkişotluk’un bulunduğuna örnek Miguel Serveto tarih sahnesine çıkar.

Aslında temelleri sağlam olmayan, üç ebedi hipostaz’ı (Baba, oğul, kutsal ruh) Tanrı’nın birliğiyle bağdaşmadığını iddia eden, oradan oraya kimlik değiştirerek kaçan en son Viyana’da başpiskopos kardinalin özel hekimi olarak ortaya çıkar.

Zavallı Serveto Calvin’i teslis doğmasına karşı yürüttüğü mücadelede yanına almak ister.

Calvin sapkınları yeniden hizaya sokma amaçlı Serveto’ya yanılgılarını göstermek ister. Calvin’in Instutitio suna karşılık “Christianismi restitutio” (Hıristiyanlığın özüne dönüş) ile Teslis’in ve bebek vaftizinin şeytani birer doğma olduğunu ileri sürer.

Calvin’in sivri kalemiyle kaydettiği kişinin kaydı hayat defterinden silinmedikçe rahat edemez.

Bin bir türlü hilelerle Serveto’yu hapse attırır, inançlı olmasına ve bunu bilmesine rağmen sapkın olarak yargılanmasını ister.

Serveto’nun idamı ilk din cinayeti

Ruhani meclislere  tezkere üstüne tezkere gönderir ve 26 Ekim günü Champel meydanında diri diri yakılmaya oybirliği ile karar verilir.

Serveto’nun idam edilmesini “Reform hareketi içinde ilk din cinayetidir “ diye adlandırmış Voltaire.

Despot bir mizacın ilk düşüncesi karşıt fikri baskılamak, sansürlemek olur. Kan her düşünceyi kirletir, fikrin değerini düşürür.

Miguel Serveto nasıl bir suç işlemiştir?

Cenevre şehir meclisinin Serveto’yu yargılamaya hakkı var mıdır?

Başka bir ülkeden gelen teolog hangi yetkiyle ve hangi yasayla ölüm cezasına çarptırılabilir?

Castellio bunları sorarken Calvin yine elindeki güçleri kullanarak yayım yasağı getiriyor. Yine bin türlü oyunlar oynarken halk Castellio’yu Calvin’in elinden çekip kurtarıyor.

Ateşli bir hastalıktan eceliyle ölerek kurtuluyor.

Cenevre, dindar, Tanrı korkusu taşıyan sayısız yuttaşıyla, çalışkan teologlarıyla, ciddi bilginleriyle övünse de, Calvin’den  sonra iki yüzyıl boyunca dünyaca ünlü tek bir ressam, tek bir müzisyen, tek bir sanatçı bile çıkaramamıştır. Sıra dışılık, sıradanlığa kurban edilmiştir.

Zweig ne büyük bir insandır ki her şeye rağmen tek kaygısı Calvin’e haksızlık etmemek, okuyucu gözünde yan yaratmamak olmuş kaygısı.

Tarih tekerrürden ibarettir derler.

Farklı zamanlarda benzer olaylar içinde geçiriyoruz hayatımızı ve maalesef okuyarak öğrenemiyoruz bizzat yaşamamız gerekiyor.

Bu öyle bir kitaptı ki tekrar tekrar okunabilir ve neredeyse tüm cümlelerin altı çizilebilir.

Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin’e kitabın tanıtım bülteninden

Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin’e kitabın tanıtım bülteninden okuyalım:

Calvin’in farklı görüşlere gösterdiği tahammülsüzlük, hümanist din adamı Miguel Serveto’nun resmî öğretiye ters düşen görüşleri nedeniyle ölüm cezasına çarptırılmasıyla zirveye tırmanır. Tam da bu noktada Sebastian Castellio, Calvin’in karşısında tarih sahnesindeki yerini alır.

Bu kitap, Zweig’ın, kendi yaşamını belirleyecek nasyonal sosyalizm de dahil olmak üzere totaliter rejimlere yönelttiği bir eleştiri olarak da anlaşılabilir. Katı ideolojilerin beraberinde getirdiği tehlikelerin göz önüne serildiği, insanca yaşamak için düşünce özgürlüğünün, hoşgörünün altının çizildiği Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin’e, bu özellikleriyle evrensel nitelikte.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.