Kahve çok mükemmel

Çağdaş Çetindemir
Gazeteci, sosyolog I Teyit üzerine çalışıyor I Çiftçi: Tarım40.net I Massal Çiriş'i ve Sefer Naci'yi yazdı I Kültür sanata meraklı I Çok şanslı; dünya tatlısı bir eşi, oğlu ve kedisi var :)

Lego filmini izlemişsinizdir. Lego evreninde sıradan bir güne uyanan kahraman, bir rutin içinde güne başlar. Uyanır, duş alır, giyinir, kahvaltı eder, televizyonu açar, Bay Başkan’ın talimatlarını dinler, ne dediğini anlamasa da uymaya karar verir, evden çıkar ve kalabalığa karışır. Talimat gereği radyoyu açar; “Her şey çok mükemmel” şarkısı çalar. Bilboardlarda Bay Başkan’ın posterleri, gazetelerde yeni projeleri vardır. Kahraman yine talimata uyar ve pahalı bir kahve alır. Kahve de mükemmeldir. Her gün bu rutinde geçer. Ta ki ezber bozan Legolar çıkana dek; esasen hiçbir şey mükemmel değildir.

İnternet çağının, Lego evreninde olduğu gibi, kendini mükemmel göstermeye çalışan kuşak doğurduğunu sosyal medyada görüyoruz. Sadece dijital devrime doğanlar değil, istisnalar hariç devrimin etkisinde kalanlar için de geçerli bu. İmaja ve sükseye ilgi artıyor. Sembolsüz olmuyor, hayat emojilerde ifade buluyor. Bir sistem içinde, kendini tekrar eden bir rutinde geçiyor günler.

Otonom hayatın içindeyiz, parçaları izimiz. Kahve mesela, bir parçası bu işin. Sabahları işe giderken niye kahve satın aldığımızı düşünüyor muyuz hiç? Canımız mı çekiyor, alışkanlıktan mı, havası mı var? Ya da bir kahvecide iş günü geçirmek neden keyifli geliyor? Sosyalleşme hissi mi? Öğrenilmiş ve benimsenmiş bir davranış kalıbı mı itiyor bizi içine? Niye keyifli?

Kahvenin zihnimin manşetine çıkmasının nedenini az sonra anlayacaksınız, sorularımı size bırakıyorum. Aklım Küçükçiftlik Park’ta, elimde kalem, ağzımda kahve tadı… Geçenlerde Mehmet Emin’in davetiyle İstanbul Coffee Festival’e gittim. Benim için bu yılki festivalin yeri ayrı artık; bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı var.

Festival alanından çıkıp Dolmabahçe’ye inerken düşündüm. Kahve tropikal bitki, topraklarımızda yetişmez ama 4 asırdır keyfimiz. Rivayet o ki bize 16’ncı yüzyılda Mısır’dan geliyor. Hatta o dönem dünyada geçerli olan tek kahve hazırlama yöntemi İstanbul’da geliştiriliyor. Çekilmesi, pişirilmesi, sunumu ve falıyla hiçbir kahveye benzemeyen “Türk kahvesi”nin ünü mırrayı geçiyor.

Profesör Emine Gürsoy Naskali’nin hazırladığı ve Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Kahve: Kırk Yıllık Hatırın Kitabı”nda okumuştum; kahvenin bir dünya içeceği haline gelmesinde Osmanlı İmparatorluğu’nun payı büyük. Kahvenin Avrupa’ya taşınması, İstanbul’a gelip giden Venedikli tacirler sayesinde oluyor. 2. Viyana Kuşatması sırasında da kahve Avusturya’ya giriyor. 18’inci yüzyılda filtre kahve, 19’uncu yüzyılda İtalyan “Espresso”, 1. Dünya Savaşı sonrası da hazır kahve yaygınlaşıyor.

Kahvenin Osmanlı’daki ilk zamanlarında İstanbul’da Sultanahmet, Beyazıt, Şehzadebaşı, Tophane ve Direklerarası kıraathaneleriyle ünlü. Hele ki Suriyeli iki girişimcinin Tahtakale’de açtığı Halepli Hukm ve Şanlı Şems kıraathaneleri revaçta. Katibim türküsündeki kolalı gömlekli setreli İstanbul beyefendilerinin kahve içtikleri kıraathaneler bunlar. Osmanlı aydınını halkla buluşturan ve “Gönül ne kahve ister ne kahvehane/Gönül sohbet ister kahve bahane” yaklaşımının karşılık bulduğu yerler…

Kahve bizde ayrı bir yere sahip. “Kahvenizi nasıl içersiniz?” sorusu, Türk kahvesinin kişiye özel yanını gösteriyor. Zeki Müren’in “Ekvator Tesbihim” şiirinde “Telve yalardım çocukken/Beyaz fincan ak hayal/Gönlümün ta derini/Simsiyah bir fal gibi” sözleriyle işaret ettiği gibi kahve, umut veren hayal kurduran bir kültür.

Anadolu’ya bakarsanız “Kahve piştiği yerde/Telve taştığı yerde/Güzel çirkin aranmaz/Gönül düştüğü yerde” ya da “Kahvenin telvesine/Kapılam hevesine/Doyulmaz şu dünyada/Güzelin cilvesine” gibi manilerde kahvenin aşka getirdiğini görürsünüz.

Kahve o kadar hayatımızın içindedir ki gelin adayı damada tuzlu kahve yapar, çocuklar “Bıyıkların ters çıkar” ya da “İçersen Arap olursun” diye ürkütülür, sabah kahvesinden sonra gerçekleştiği için kahve-altıya kahvaltı denir ve çay tarımı başladığından bu yana misafire “Kahve mi çay mı?” diye sorulur.

Sizin tercihiniz hangisi? Bence çay ama kahvenin yerini tutmaz. Kahve çok mükemmel çünkü. Bunu da festivalde layıkıyla gördük.

 

 

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.